
19 MAYIS’TA ATATÜRK’Ü ANMAK
20 Mayıs 2020 Çarşamba
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı; balkonlarımızdan da olsa, coşkuyla kutladık. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri, Atatürk’ün Samsun’a ayak basışıdır. Türk Ulusu Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken, dahi bir lider olarak Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak kurtuluş yolunu açtı. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 arası İstanbul’dan başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler.
Görülüyor ki; 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Üç adet 19 rakamının bir araya gelmiş olması da, simgesel olarak manidardır. 19, Ay çevriminin de sayısıdır. Antik Yunan sayı kültüründe 1 rakamı yani Alfa başlangıcı, 9 rakamı yani Omega da sonucu simgelemektedir. 19 rakamının bu tarihte üç kez bir araya gelmiş olması güçlü biçimde, ulusal kurtuluş mücadelesinin başlaması ve başarıyla sonuçlanacak olmasını simgeler. Ayrıca birçok inanç, kült, gelenek ve dinde 19 sayısının kutsal veya uğurlu olduğuna inanılır.
Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Çünkü Atatürk Millî Mücadele sıralarında, Türk ulusunu ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında düşünsel olarak gençliği yani, düşüncede yeniliği ifade etmiştir. Onun şu sözü çok anlamlıdır: “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.”
Atatürk, Nutuk adlı eserinde; Samsun’a çıktığında karşılaştığı genel durum ve manzara ile İlgili şunları anlatmıştır:
“Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup; 1. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir bir durumda. Ulusu ve ülkeyi I. Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…”
“İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana Fransızlar; Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da İtalyan askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da, İtilâf Devletleri’nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor. Bundan başka; memleketin her tarafında, Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve amaçlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.” (Mustafa Kemal Atatürk)
Değerli okurlarım; hepimizin unutmaması, hep anımsaması gereken, bu günlere böyle bir durumdan kurtularak, kurtarılarak gelmemizdir. Özellikle gençlerimizin, bu ulusal bayramın adandığı gençlerimizin bunları öğrenmesi; artık yaşamsal önemdedir. Bir sonraki yazımda buluşmak üzere, saygılarımla esen kalınız.