REKLAMI GEÇ

ÇOCUK AĞLIYORDU

22 Nisan 2021 Perşembe

Yer, Denizli Merkez. Okul, Gazi İlkokulu. Tarih, 21 Nisan 1963. Okul bahçesinde bir erkek çocuğu, partnerine kavalyelik yaparak dans ediyordu. Bahçede 20 çift kadardılar, ilk elemeyi geçmişlerdi ve Rondo Dansı yapmaya çalışıyorlardı. 23 Nisan akşamı, bu dans eğitimi sonrası son elemeyle seçilen yarısı kız yarısı erkek olan öğrenciler, okulun tuttuğu bir salonda halka gösteri yapacaklardı. Gösterileri de, kostümlü şekilde Rondo Dansı yapmaktı.

Rondo Dansı, ana temaya dönüşler yapan üç ya da daha fazla alt tema içeren bir koreografi biçimiydi. Dansı bütünleştiren ana fikir; kendilerinden varyasyonlar türetilebilen bir hareket düzeni, arka arkaya gelen dans motifleri ya da dans adımlarıydı. Rondo’lar genelde hızlı ve canlıdır. Uzun bir müzik parçasını mutluluk verici biçimde sonlandırmanın iyi bir yoludur. Rondo sözcüğü, İtalyanca kökenlidir ve sürekli dönen bir şeyi anlatır.

Okul bahçesinde Rondo Dansı yapan çocuklar kız-erkek çiftler halinde uçarcasına dönüyorlar, zarif dans adımlarıyla belli koreografik dans temalarını tekrarlıyorlardı. Her temanın sonunda, her dansçının dönerek yükseldiği “piruet” geliyordu. Piruet, bir dans terimi olarak olarak, ‘kendi ekseni etrafında 360 derecelik bir tam vücut dönüşü’dür. Bu performans sırasında tek ayak üstünde durmak gerekir.

Gelelim bizim erkek çocuğuna: Bu gösteri için elemelere başvurduğunda; en büyük heyecanı, yakın arkadaşı, gizli çocukluk aşkı ve uzaktan akrabası olan Merve’nin de elemelere girecek olmasıydı. Sonunda ikisi de ilk elemeyi kazanmışlardı ve artık dans partneriydiler. Bizimkinin ağzı kulaklarındaydı artık.
Dans eğitiminin üçüncü ve son gününde, yani 23 Nisan 1963 tarihinde; son eleme olacak, bu elemeyi de kazananlar o geceki gösteride dans edeceklerdi. Bizim erkek çocuğu elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış, yine de bazı hataları olmuştu. Ne yazık ki son elemede, Merve geçtiği halde o elendi ve… (kendinizi onun yerine koyunca duyumsayacağınız gibi,) büyük bir düş kırıklığına uğradı.

Ne hikmettir ki, okul yönetimi hazin bir hata yaptı: Ne o erkek çocuğu ne de ailesi için bir gösteri davetiyesi vermedi. Davetiyeler ücretsizdi üstelik. Gösteri akşam saat 20:30’da başlayacak, ve bugün taş atölyeler olarak anılan Erkek Sanat Lisesi’nin (resmi adıyla Endüstri Meslek Lisesi’nin) bir salonunda olacaktı. Bu salon, yıkılan Özel İdare İşhanı’nın hemen karşısına denk geliyordu.

Gösteri davetine katılanlarla göz göze gelmemek için o salonun karşısındaki kaldırıma biraz geç gelen bizimki, gösteri bitmesine az kalana dek kaldırım kenarındaki okul duvarına oturdu. İçeriden gelen müzik sesini duyabiliyordu, gizli çocukluk aşkının başka bir erkek çocuğunun kollarında dönmekte olduğunu düşününce titredi, hıçkırıklarına engel olamadan ağladı, ağladı.
O erkek çocuğu bendim. Evet çocuktum, 11 yaşındaydım, 23 Nisan benim de bayramımdı. Oysa bir duvara oturmuş, çaresizce ağlıyordum. Hayatımın ilk travmasını yaşıyordum.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı