REKLAMI GEÇ

“DEĞERLER EĞİTİMİ” KAVRAMI

17 Aralık 2020 Perşembe

Değerler, değer sistemleri ve değerlerimiz konusuna meraklı olduğum, bu konuya çeşitli yazılarımda değinmiş olmamdan ötürü sanırım malumunuzdur. Çünkü kültürümüzün uygarlıktan barbarlığa kayma eğilimini, hepiniz gibi ben de kaygıyla izlemekteyim doğrusu. Bu yüzdendir ki, toplumumuz ve ülkemiz için bir “değerler rönesansı” gereksinimi var diyordum hep. “Özgün değerlerimiz” ve “bunların yeniden hepimize kazandırılması nasıl olur” doğrultusunda bir ‘dosya çalışması’na girişmiştim ki, karşıma “değerler eğitimi” adı altında bir kavram çıktı. Bir eğitimci olmadığım için, bu kavrama da yabancıydım. İlgiyle bu konuda biraz araştırma yaptım. Bu yolla toparladığım bilgileri; salt bir aktarıcı olarak, siz değerli okurlarım için aşağıda özetlemeye çalışacağım.

Bir toplumun başarılı olabilmesi için, ortak bir değerler sistemine sahip olması gereklidir. Sanırım bu konuda hemfikiriz. Bu değerlerin daha çocuk yaşta edinilmeye başlanması elzemdir, öyle değil mi? İşte bu eğitimin adı “değerler eğitimi” imiş ve üç temel değeri kazandırmaya uğraşırmış: Dayanışma ruhu, uyum içinde ve sosyal gelişmeyle yaşama, ve doğa sevgisi.

Böylece görülüyor ki; örnek bir yurttaş doğmaz, böylesi eğitimle “üretilir”. Bu eğitim şunları kazandırmalıdır: Saygı, empati, eşitlik, dayanışma ve eleştirel düşünce. Bence, bunlar ve diğer ahlaki ilkeler olmaksızın, zaten “insan”laşamayız ve daha iyi bir dünya kuramayız.

“Değerler Eğitimi”nin Amaçları

Bu kavram, eğitsel bir süreçle ilgilidir. Öyle bir süreç ki; daha sivil ve daha demokratik bir toplumun yaratılabilmesi için, öğrencilere ahlaki standartlar aşılamaya çalışır. Değerler Eğitimi, hoşgörü ve anlayış aşılamaya bakar. Bu iki değer; bizim siyasi, kültürel ve dini farklılıklarımızın üstünde ve ötesindedir. İnsan haklarının savunulmasına, etnik azınlıkların korunmasına, zayıfların korunmasına ve çevrenin korunmasına özel ağırlık verir.

Değerler eğitimi almak ve yeni nesillere aktarmak hepimizin sorumluluğudur, yalnızca okulların değil. Aile, üniversiteler, iş yerleri ve spor kurumları bu ahlaki prensipleri öğretmek için ideal konumdadırlar. Tüm bunlara karşın; en ileri ülkeler bile, değerler eğitimini zorunlu eğitimin bir parçası yapmayı ancak son yıllarda ciddi ciddi düşünmeye başlamışlar.

Her ne kadar iyi bir araştırmacı olsam da, bir ODTÜ mezunu olarak “konulara nasıl yaklaşmak gerektiğini” iyi öğrenmiş biri olsam da; haddimi aşmak istemem. Umarım aşmamışımdır da. Yeni bir köşe yazımda daha buluşmak üzere ve buluşabilmek ümidiyle esen kalınız, değerli okurlarım.

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı