REKLAMI GEÇ

DEMOKRASİ  KÜLTÜRÜ

22 Mayıs 2016 Pazar

‘Düşüncelerine katılmıyorum ama,
düşüncelerini özgürce ifade etmen için
canımı bile veririm!         VOLTAIRE

Demokrasi Nedir
‘Demokrasi kültürü’ kavramını ele almadan önce, ‘demokrasi’ kavramını ele alalım.
Eski Yunanca demos (halk) ve kratia (yönetim, güç) sözcükleri bileşimiyle adlandırılmıştır.
Ortaya çıkan ‘demokratia’ (halk yönetimi) kavramı kuşkusuz demokrasi’nin özü olmuştur.
‘Halk Yönetimi’ kavramı, halkın kendi kendini yönetmesidir. Çoğunluk yönetimi sayılır mı?
Demokrasinin çok genel bir tanımı olarak sayılabilir. Aslında ‘azınlık hakları’ ile dengelenir.
Demokrasi çoğunluk baskısı da değildir, azınlık baskısı da. Yine de çoğunluk yönetimi midir?
Aynı düşüncede olmayanların, bu düşüncelerini açıklama ve yayma hakları varsa, evet.

Demokrasi Bir Kültürdür

Sosyal hizmet uzmanı Kemal Gökcan’a göre; ‘Demokrasi bir slogan değil, bir kültürdür’.
‘Demokrasi kültürünün oluşması o toplumun hızlı değişim sürecinde önyargılarını sorgulatır’.
‘Tarihindeki hataları ile yüzleşmeyi benimseyen bir bilincin oluşmasını sağlar’.
‘Demokrasi; azınlıkta kalanların, önerdikleri ülke çözümleri yoluyla çoğunluk olabilme hakkıdır’
‘Yönetimdeki görüş ve uygulamalara uymayan görüşleri açıklama ve yayma haklarıdır’.

Asya Ülkeleri ve Demokrasi

Asya ülkeleri gibi çoğu Doğu ülkesinde Batı tipi liberal demokrasinin kendilerine uygun olmadığı görüşü yaygındır. Çünkü bu tip demokrasi, kültürel bir geleneğin ayrılmaz bir parçası olarak görülür ve Doğulu kültürel gelenekleri tümüyle farklıdır. Bazı Asya ülkesi liderleri Batı tipi demokrasinin ülkelerinde aynen uygulanamayacağını belirtmektedir. Çünkü ya bu ülkelerin kültürel gelenekleri Batı demokrasi değerlerine zıt bulunur ya da Batı’nın dünyaya Batı tipi demokrasi dayatmasının arkasında emperyalist emeller olduğu ayırdına varılır. Ayrıca, liberal demokrasinin ulusal kalkınmayı yavaşlatacağı ve ülkenin bu yüzden uluslararası ticaret ve kazanç yarışında geriye düşeceği düşünülür. (Soraj Hongladarom : ‘Demokrasi ve Kültür; Tayland Örneği’ adlı bilimsel makaleden).

Hongladarom, bu önermelerin arkasında yatan varsayımları inceleyerek şu kanıya varır: Doğulu kimi liderlerin önermelerinin aksine, demokrasi belli bir kültürel geleneğe bağlı değildir. Liberal Batı geleneklerine de. Demokrasi istemlerinin karşısına bu gibi önermelerle çıkmaları, Doğulu liderlerin kendi konumlarını güvenceye almalarıdır. Yine de söylenmeli ki, demokrasi belli bir kültürel geleneğe dayalı olmasa da, sabit bir varlık felsefesi (Ontoloji) temeline ve genel akılcılık ilkelerine de yüzde yüz bağlı değildir. John Rowles ‘demokrasi ve adalet siyasi kavramlardır’ demişti. Buna göre demokrasi, sosyo-ekonomik bir yaşama ve iyinin ne olduğuna dair bir vizyona en uygun hükümet etme sistemidir. Bu tek olası sistem değildir ve tarihi, sosyal ve kültürel bağlamlar göz ardı edilirse en iyisi de değildir. Yine de, dünya ülkelerinin sosyo-ekonomik yaşamı benzerleştikçe demokrasi haklılık zemini kazanmaktadır. Küreselleşmenin bir etkisi de, demokrasiyi hem kendi normlarında dayatır olması hem de daha çok sayıda ülke için istenilir kılmasıdır.

Demokrasi Kültürü konusuna bir de mizah penceresi açalım; Diyadinnet.com’dan:

Çocuk akşam eve gelmiş ve babasına; “Baba hayat bilgisi dersinde yönetimleri işliyoruz, bana demokrasiyi anlatır mısın?” demiş. Babası; “Anlatmasına anlatırım yavrum, ama senin bazı tanımları bilmen gerekiyor.” demiş. “Bak şimdi benim fabrikam var ve eve para getiriyorum, ben kapitalistim. Paranın nasıl harcanacağına annen karar verir, o hükümet. Hepimiz senin için yaşıyoruz, sen halksın. Beşikteki kardeşin, gelecek. Hizmetçimiz ise işçi sınıfı. Sen bunları öğren. Ben sabah sana demokrasiyi anlatırım” demiş. Gece çocuk uyanmış bir bakmış ki küçük kardeşi altını pisletmiş ve durmadan ağlıyor. Hemen anne ve babasının odasına gitmis. Annesi horul horul uyuyor. Uyandırmaya çalışmış ama başaramamış. Babası yatakta değil, geçerken hizmetçinin odasına bir bakmış ki hizmetçiyle babası sevişiyor. Çaresiz dönüp yatmış. Ertesi sabah babası “Gel oğlum sana demokrasiyi anlatayım.” demiş. Çocuk: “Gerek yok baba, ben artık biliyorum” yanıtını vermiş ve anlatmış; “Kapitalistler işçi sınıfını ….rirken hükümet uyuyor, halk endişeli, gelecek ise b.k içinde.”

Bu fıkrayı elbette affınıza sığınarak aktardım. Daha iyisini de bulamamıştım. Demek ki kültürü yerleşmemiş bir demokrasi’de emek-sermaye dengesi sermaye lehine bozuk oluyor ve sömürü düzenine göz yuman hükümetler halkı gelecek endişesi içinde bırakıyor. Kıssadan hisse bu olsa gerek. Voltaire’in başa aldığım sözü kadar veciz bir demokrasi kültürü tanımına rastlamadım diyebilirim. Yine de şu özlü sözlere bir göz atalım:

‘Etkin gücü elinde bulunduran sadece devlet olmamalıdır. Eğer insanlar uygar olmak istiyorlarsa, organizasyon kurma sanatı geliştirilmeli ve genişletilmelidir. Organizasyon kurma hakkı vazgeçilmez bir hak ve özgürlüktür.’ (Alexis de Tocqueville)

Gerçek demokratik ilke, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması demektir. Öte yandan demokrasinin kötü olan bir yönü, çoğunluğun diktatörlüğüne dönüşmesidir.’ (Lord Acton)

Demokrasi kültürümüzü geliştirmek için temel gereklerimiz; yönetime katılım için kanallar açmak yani örgütlü toplum haline gelmek ve sivil toplum kuruluşları kurmak, değişik olanı ve değişik görüşleri hoş görebilmek, seçim çalışmalarında zıt siyasi partilerin bile yardımlaşabilmesi, önyargılarımız ve tarihimizle birey ve toplum olarak yüzleşebilmek, düşünce özgürlüğü, sorgulayabilme yeteneği, azınlık haklarını tanımak olsa gerektir. İyi bir eğitim sistemi de zorunludur kanımca.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı