REKLAMI GEÇ

PROVANS KÜLTÜR KONSEPTİ

9 Kasım 2017 Perşembe

Kültür konseptlerini bir dizi olarak işlemeyi düşünüyorum. Bu makalem de bu dizinin ilkidir. Provans, Fransa’nın güneyinde lavanta yetiştiriciliği ile tanınmış güneşli ve ılık bir bölgedir. Başlıca şehirleri; Marsilya, Nice, Cannes ve Toulon’dur. Kuzeyden güneye üç kuşaktan oluşur: Yaylalar, dağlar ve kıyı şeridi. Provans Kültür Konseptini ayrıntılarıyla işlemeden önce şu özetleyici sözleri okuyalım :

“Fransa’nın güneyindeki Provans (Provence) bölgesi çok renkli bir kültüre sahiptir. Özgür ruhlu ve şövalye ruhlu olan bu kültür, konsept olarak çok sesli ve çok renkli bir toplumsal yapıyı kucaklar. Ahlak anlayışı, insani içgüdülerle ve doğallıkla tümüyle barışıktır. “(Friedrich Nietzsche, Ecce Homo sf.86)

“Provans bölgesi özel bir yerdir. Bu güneşli diyar, yaşama sanatı konusunda ilham vericidir. Canlı sokak pazarları, lavanta, çam ve zeytin kokuları, renkli gelenekleri, cömert doğası, roze şarabı, akdeniz mutfağı ve zengin kültürel ve tarihi mirasıyla görsel açıdan zengin dokuludur. Harika peyzaj ve denizle dağ arasına tünemiş büyüleyici köyler bu bölgeyi gerçekten de özgün kılar”. (Incentive Concept, Provence)

“Provans kültür konsepti, İtalyan ve Fransız tarzlarının iç içe girmesine çok şey borçludur. Provans ismi bile esanslı ve büyülüdür. Onu söylemekle çoğu kişi yöreye özgü keçi peynirlerinin keskin lezzetli tazeliğini ve yerel şarapların cezbedici yumuşak zenginliğini tadımladığını duyumsar. Dünyada Fransız kırsal stili en çok burada hayranlıkla karşılanır. Bu stil; buraların insanı, ürünleri ve günlük yaşamın pratik unsurlarından damıtılmıştır. Burada yeşil tazedir ve zengin bir yeşildir. İnsana huzur verir. Tozlansa ya da biraz kurusa da çirkinleşmez. Çünkü kırlar Provans’da nüans dolu parlak tonlarla bezelidir; yeşil altın, sarı altın, pembe altın, bakır rengi, limon sarısı ve krom sarısı…”(Provence, The Culture Concept Circle)

“Fransa’nın güneyindeki Provans bölgesinin temiz ve berrak bir havası vardır. Bu havayı Kuzeyden ya da Kuzeybatıdan esen Mistral rüzgarına borçludur. Bu rüzgar, buraların iklimini temizlemekte önemli role sahiptir. Mistral rüzgarı durulup da bulutsuz bir gökyüzü ve ışıl ışıl bir güneş ışığı belirdiğinde buraları öyle şahanedir ki! Dalgalanan ekinlerden yansıyan güneş ışınlarını seyre doyum olmaz. Lavanta tarlalarından yükselen yatıştırıcı parfüm ufak bir meltemle bile her yanı sarar”.(Provence, The C.C.C.)

“Dağlardaki yüksek bir yerden aşağılardaki huzurlu bir vadinin güzelliğini izleyiniz. Orada Aige Brun nehri akar ve yemyeşil vadileri kıvrıla kıvrıla geçer. Bir dağ lokantasında, cana yakın insanlarla çevrili olarak güzel yemekler yersiniz. Aynı yerden tarih boyunca ne çok fetih ordusu geçmiştir…Bu antik yerin şaşırtıcı bir tarihi vardır. Franklar, Gotlar, Vizigotlar, Burgundililer, Sarasenler, Normanlar ve Romalılar; bunların hepsi de buraya gelmiş, görmüş ve fethetmiştir. İsa’nın doğumundan yaklaşık 125 yıl sonra, bu bölgeye adını Romalılar vermişti. Latince provincia (il) sözcüğünden türetmişler. Dağlık arazisi, Roma kentiyle Romalıların İberya yarımadasındaki toprakları arasında güvenli bir geçit sağlıyordu”. (Provence, The C.C.C.)

“Keltler demir çağından beri farklı kabilelerin halklarının bir karışımıydı. İsa’dan dört yüzyıl önce Avrupa’nın pek çok yerini iskan ettiler. Cote d’Azur’un ilk yerlileri olan Liguryenlerle birlikte Provans’da otuzdan fazla yerleşim kurmuşlardı. Denizden gelen Etrüskler ve Yunanlılarla ticaretlerinin merkezi bugünkü adıyla Marsilya idi. Romalılar bu canlı ticarete katılmak istediler. İnsan kurban etmeye varan dinlerini sevmedikleri Kelt ve Liguryen halklarını savaşlarda yenip, Provans’ı birinci yüzyılda Roma İmparatorluğu topraklarına kattılar. Romalılar bu bölgeyi terk ettiklerinde, arkalarında su kemerleri gibi pek çok mimari eser bıraktılar”. (Provence, The C.C.C.)

“Bugün de Provanslılar toprağın ve denizin ürünlerini devşirmektedirler. Buraya yeni gelenleri, aynı yıllık bir buçuk milyon turistin istilasında olduğu gibi, bıkkın bir kanıksamayla karşılarlar. Burada, dünyanın doğal unsurları olan insanlar, jeoloji, bitki örtüsü ve mimari zarif bir akış içindedir. Bu akış; artık huzur, mutluluk ve derin düşüncelere dalma yeri olan bu bölgenin özgün tarihinin katmanlarını akla getirir. Provans Kültür Konsepti, insan ve doğanın burada tam bir uyum içinde bir araya gelmiş olmasından doğar”. ( Provence, The Culture Concept Circle)
Sonuç olarak görülüyor ki; kültür ve kültür konseptleri yalnızca kişilerden ve bir toplumdan değil, o toplumun yaşadığı yörenin her türlü özelliklerinden ve o toplumun bu yörel özelliklerle kurduğu ilişkiden doğmaktadır.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı