RUSYA’DA NELER OLUYOR

Rusya’ya göre, 21 yüzyılın dünya düzeni; temel sorunların çözümü için kollektif mekanizmalar kurulmasına dayanmalıdır. Bu temel sorunların başlıcaları, hukukun önceliği ve uluslararası ilişkilerde yaygın demokratikleşmedir.

Koronavirüs konusunda hükümetlerce alınan önlemlere bakınca, bu tez yeniden güncellik kazanmaktadır. Rusya bu özgürlük kısıtlayıcı önlemleri, bir tür dünya devleti kurmak için kılıf hazırlama olarak görmektedir. Microsoft kurucusu Bill Gates ve ABD başkanının sağlık işleri başdanışmanı olan Anthony Fauci, bu işin hedeflediği “sürekli gözlem altında tutma” planının beyni görülmektedir: “test et, izini sür” yöntemi kullanılarak.

Bu korkular Rus politik sahnesinin tümüne hakimdir. Dünyadaki muhafazakar Hristiyanlar arasında da yaygındır çünkü bu küresel yönetici sınıf geleneksel dine karşıt bir tutumda görülmektedir. Koronavirüs karantina durumlarının, tüm denetimin ötesinde kalacak olan ‘faşist’ bir Dünya hükümetinin ön hazırlıkları olduğu korkusu, Vatikan’a kadar ulaşmıştır.

Rus yetkililer, dünyada esmiş ve henüz bitmemiş olan devlet-karşıtı rüzgarlardan rahatsızdır. Devlet ve devlet bürokrasisinin yeniden canlandırılmasından yanalar. ‘Yeni kuşakların tüm dünyada uyanık olmaları gereken bir konu var’ diyorlar, o da ‘küreselleşme’ karşısında naif bir tutum takınmaktan kaçınmaktır. Rus gençlerine “küreselleşmenin zararları” anlatılmaya çalışılmaktadır.
Dünyada da benzer tutumlar çoğalıyor: İtalya’da eski başbakan Matteo Renzi, bir “gelecek komisyonu” kurulması çağrısı yaptı. Hong Kong’da bir duvar yazısı yani grafiti şöyle diyor: ‘Normal’e dönüş söz konusu olamaz, çünkü bu ‘normal’ denen şey sorunun ta kendisiydi.

Oysa küresel düşünce kuruluşları olan ‘think-tank’ler, tümüyle farklı telden çalmayı sürdürüyor. Kollektif mekanizmalar ve ülkeler-arası işbirliği konularının esamesi yok. Tartışmaları, koronavirüs – sonrası dönemin liderliğine Çin’in mi ABD’nin mi yerleşeceği konusundan ibaret. Ne acı bir durum! Ne dersiniz değerli okurlarım?

Yine de, gerçeklerin dayatması, ‘aynı tas aynı hamam’ durumunu sarsmaktadır. Günümüzde esmeye başlayan güçlü yeni rüzgarlar; çoğu ülke nezdinde, bir tür küresel hegemonya değil, küreselciliğin çözülmeye başlaması yönünde görülmektedir. Buna yol açan da koronavirüsün her yerde hüküm sürüyor olmasıdır. Yani bu pandemi öyle bir olgu ki, dünya çapında hem kötü beklentilere hem de umuda neden oluyor.