REKLAMI GEÇ

ÇEVRECİLİK VE POPÜLİZM

11 Kasım 2014 Salı

Kamusal yönetim tartışmalarının çevre ile ilişkisi sadece 20 ve 21.yüzyılların sorunu değil. Henüz 19.yüzyılda yazdığı “Valden” adlı eseriyle çevre ve sivil itaatsizlik ilişkisine politik yorumları ilk dile getiren Henry David Thoreau oldu.

“Walden ya da Doğal Yaşam” klasik Amerikan edebiyatının çizdiği sınırları aştı, tanımlayıcı bir metin olarak kendine özel bir yer edindi.Thoreau adı RalphWaldoEmerson’ın başını çektiği Amerikan Transandantalizm akımı ile anılır. Kısaca aşkınlık felsefesi diyebileceğimiz bu akımın en popüler yapıtını yazmak Thoreau’ya nasip oldu. Üzerinden 160 yılı aşkın süre geçmiş olmasına karşın çevre ve çevre koruma, doğal yaşam konularına ilham olmaya devam etmektedir.

Thoreau, siyaset-doğal yaşam çelişkisini ilk ortaya koyan değil elbette. Daha geriye giderek doğa felsefecilerine kadar uzanan bir yelpaze içinde doğa, doğallık ve doğal olanın içkinliği gibi pek çok felsefe kavramına dair bağlantılı kuramsal tezlerden söz edilebilir. Ama yazarı ayrıcalıklı kılan olgu, sorunu bir felsefe, düşün platformuna hapsetmek isteyen politika alanına itirazını somut bir pratik olarak ortaya koymasında yatar. Harward entelektüalizminin de, kurumsal inanç ve inanış biçimlerinin de tartışılmasını sokağa taşır.

Günümüzde hangi çevreci ya da doğacı olan birine gitseniz size Walden’ı örnekler mi bilmem ama en azından “sivil itaatsizlik” kavramını duymuşluğu vardır. İşte o kavramın fildişi kuleden inip insan ve toprakla bütünleşmesinde aslı pay yazarındır. Keza Tolstoy’un yapıtlarında, Ghandi’nin pasif direnişinde aynı yaşam felsefesinin izlerini görebilirsiniz.

***

Bizim son günlerdeki Walden’ımız, Soma’nın Yırca beldesindeki zeytinlik oldu. O direnişi yazanlarsa aynı yörenin, başını kadınların çektiği köylüleri. Adeta bir sivil itaatsizlik örneği sergileyerek ilk günden son ana kadar zeytin ağaçlarına sahip çıktılar ve fırsatçıların sonuna kadar gitmesine engel oldular. Arada köklenen 6 bin zeytin ağacı ise hukukun ve yargının utancı olarak kaldı.

Yine de, Danıştay’ın gerekçeli kararını emsal teşkil etmesi açısından burada zikretmekte yarar var. Ola ki aynı minvalde girişimler bundan sonra da olduğunda, engelleyici bir hukuk normu olarak el altında bulunsun.

Danıştay’ın gerekçeli kararından; “Termik enerji santrali kurulacak olan alanın zeytinlik alan olması, bu alanda enerji santrali kurulmasına olanak sağlayan Yönetmelik hükümlerinin yürütmesinin durdurulması ve bu sahanın amacı dışında kullanılmasına izin verilmemesine karşın, taşınmazlar için kamu yararı kararı alınması ve acelecilik yolu ile el konulmasına olanak bulunmamasının yanı sıra, zeytinlik alanın oluşturduğu bütünlük ve dava dilekçesinde ileri sürülen hususlar dikkate alındığında, davacıların dava açma ehliyetinin bulunduğu, davanın süresinde açıldığı, aksi yönde iddiaların ise yerinde olmadığı görülmüştür. Termik santral yapılması amacı ile planlamaya konu edilemeyen ve bu amaçla kullanılmasına da izin verilmeyen alanda, kamu yararı kararı alınarak acele kamulaştırma yoluna gidilmesine mevzuata göre olanak bulunmadığından, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nda hukuka uyarlılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, öngörülen koşullar oluştuğundan dava konusu bakanlar kurulu kararı ile acele idari işlemin yürütmesinin durdurulmasına, oybirliği ile karar verildi.”

Çevreden çevre haberleri gelmeye devam ediyor, biz çevre gezilerimizi yazıya dökmeye devam ediyoruz, peki çevreci partiler acaba ne yapıyor? Sadece merak…

***

Bu yazının kaleme alındığı saatlerde denizlihaber.com manşetine bir haber düştü. Buldan belediye Başkanı Mustafa Gülbay, “Buldan’a 6.000 bin zeytin fidanı dikeceğiz” demiş. Güzel haber. Ne ki, habere konu olan eylem keşke Soma’da zeytin ağaçları köklenmeden önce akıl edilseydi diye düşünüyor insan. Bir kamusal faydanın belirteci, tepkisel bir eylem olunca politik yarar ilkesi istemeseniz de ön plana çıkıyor. Malum deyişle, popülizm kokuyor. Bu kanaatimizi güçlendiren vurgu da Gülbay’a ait, “Onlar döve döve kestiler, biz seve seve dikeceğiz!”

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Termalci   -  Bağlantı 11 Kasım 2014, 20:59

Uzağa gitmeye gerek yok burnumuzun dibinde, Sarayköy-Buharkent çevresindeki Dünyanın en iyi incirlerinin yetiştiği ayrıca zeytin ve nar bahçelerinin bulunduğu bölgelerde enerji firmaları izinsiz ve ruhsatsız kaçak jeotermal kuyular açıyorlar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı