REKLAMI GEÇ

BU DARBECİ BİR ‘ALBAY’ OLMASIN!

16 Temmuz 2016 Cumartesi

Tarih 21 Mayıs 1963

Gençliğinde politikaya ilgi duymuş eski kuşakların çok iyi hatırlayacağını sandığım bir tarih.

Bu tarihin başrolünde Albay Talat Aydemir var.

27 Mayıs 1960 askeri darbesini yapanların kurduğu Milli Birlik Komitesi (MBK) hemen ertesinde iki gruba ayrıldı. Birinci grup, darbenin hedefine ulaştığını ve kışlaya çekilinmesi gerektiğini savunanlardı. İkinci grup ise darbenin hedefine ulaşması için sürekli değişim (sanki Troçki’nin ‘sürekli devrim’i!) gerektiğini savundu. Başlarında Talat Aydemir vardı. Sonraları Türkiye siyasi ve darbeler literatüründe Albaylar Cuntası olarak anılan grubun başarısızlığı, Albay Talat Aydemir’in idam edilmesiyle son buldu.

Bu bir hatırlatmaydı.
***
Şu an gecenin bir yarısı. Gazete bürosundayız. Binanın hemen önündeki bulvardan başlayarak tüm Çınar meydanı dolu. Çoğu neden orada olduğundan bihaber. Bazıları dua ediyor, bazıları vatan millet nidalarıyla çığlık çığlığa slogan atıyor, kimi de tekbir seslerini ‘amin’le tamamlıyor. Gece yarısı imam Yeni Cami’den okuduğu selayla kitleyi galeyanda tutmaya çabalıyor. Giderek gösteriye dönüşen meydan toplanmasına Belediye iş araçları kornalarını çalarak Atatürk Caddesi’nden yukarı doğru eşlik ediyor.

Kalabalık hatırı sayılır oranda. Normal zamanda trafiğe kapalı olan Gazi Bulvarı kaldırımları baştan sona araçlarca işgal edilmiş durumda. Yeni gelenler kalabalığa katılırken, seyirciler kalabalıktan ayrılıp gidiyor.

***
Basın yayın organlarından ve TV ekranlarından çelişkili haberler geliyor. Bir yanda Hükümet ve muhalefet temsilcilerinin darbe karşıtı demeçleri, diğer yanda darbecilerin saldırılarıyla ilgili bilgiler. Son haber Ankara Özel Harekat merkezine yapılan saldırıda 17 polisin yaşamını yitirdiği bilgisini veriyor. İstanbul’da köprülerde ve havalimanında çatışmalar yaşanıyor.

Bu arada Hürriyet’in ‘tasfiyesi’ ile kadroya monte edilen Abdülkadir Selvi, hükümetin basın yayın sorumluluğunu fiilen üstlenmiş durumda. Sık sık TV ekranlarında bilgi ve yorumlarıyla yer almaya devam ediyor.

***
Geçelim.

Türkiye siyasi tarihinin en önemli figürleri, darbeci generaller, sonrasında albaylardır. Şu anda ‘darbe’nin hangi rütbenin yönetiminde olduğu bilinmiyor. Yakında belli olur. Ancak, general rütbelilerin bu girişimden uzak kaldıkları çok belli. Hiç biri bu konuda ne demeç, ne de bir isim zikretmiyor. Çok daha önemlisi, bu tür askeri darbelerin merkezi olarak gerçekleşmesi halindeki en temel vurgu ‘emir komuta zinciri’dir. Bu kez emir komuta zinciri yok.

***

Başta hatırlattık, Türkiye böylesi girişimleri çok gördü. Son sabık darbeci Albay Talat Aydemir idam sehpasında can verdi. Yakın coğrafyada son başarılı albaylar cuntası ise Yunanistan’da iktidar olduğunda yıl 1974’dü. Kuzey Afrika çizgisindeki darbelerin üzerinden elli yıl geçti. Yani bu darbe işleri için 1960’larda kalmış metotlar çoktan asar-ı atika müzesine kaldırıldı.

Diğer yandan, bu post-arkaik darbe girişimi, gece saatlerinden beri giderek çoğalan ve neredeyse komikleşmeye başlayan pek çok soru işaretiyle size de tuhaf gelmeye başlamadı mı? Hem darbe, hem de bu biçimin üstüne düşünmeyi de hatırlatalım. Dünya darbeler sicilinin en kötü sınavını verenler genellikle ‘Albaylar Cuntaları’ olmuştur çünkü. Garantili başarısızlık yani!

Tüm bunları hatırlatması gereken bizler mi olmalıydık, sanırım evet. Bir askeri darbenin, sivil iktidarların diktatörce ve faşist uygulamalara varan yönetimlerine rağmen hiçbir zaman yerine tercih edilemeyeceğini, yaratacağı kaosun, katliamın hesabını yapmak için yeniden, nice 30 yıllar yitireceğimizi bizlerin hatırlatması kadar doğal bir şey olamaz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı