REKLAMI GEÇ

DENİZLİ’Yİ KİM KURTARACAK?

30 Ocak 2013 Çarşamba

Denizli’nin, hepsinden çok Denizli basınının, yetmedi, Denizli basın duayenlerinin büyük önderi, fahri ve ‘sahici’ lideri beyefendi hazretleri buyurmuş; “Atatürk’ü CHP’den kurtaralım!”

Beyefendi twitter hesaplarından emretmişler ki; “Atatürk’ün gerçek vasiyeti tüm açıklığıyla açıklanmalı ve gereği yapılmalı. Atatürk’ün maddi ve manevi varlığı CHP işgali ve suiistimalinden kurtarılmalı. Atatürk ve O’nun bu ülkenin muasır medeniyetler seviyesine getirilmesi ilkesi, CHP’ye geniş ve bol gelen bir ilkedir. Bunun için de Atatürk’ün gerçek vasiyeti tüm açıklığı ile ortaya konulmalıdır.”

Hazretin bir bildiği olmalı. Olmalı da, ben bunca geçen zamana ve o zamanı heba eden siyaset bilimci, felsefeci, sosyolog takımına bu kadar devir, böylesi açık ve net bir argümanı keşfedemedikleri için bozulurum, hayıflanırım.

Henüz Kerim Sadi’den başlayarak Türkiye’nin tüm sosyalizm tarihini hallaç pamuğu gibi atanların onca okumuşluklarına yanarım. Sonra Mete Tunçay’ın, Serbest Fırka denemesine uzanan araştırmasına, sonra Kadro hareketini araştıran sosyal bilimcilerin ‘boşa kürek çekilmiş’ onca emeğine! Hatta 1960’ların ‘Devrim Dergisi hareketi’ne kadar işi uzatıp kahrolurum. Nasıl olup bu vasiyeti saptayamamış, bulup buluşturup yayınlayamamışlar?

Hepsini geçtim, Doğan Avcıoğlu bunu nasıl fark etmez. Otur sen, beş cilt sadece “Türkiye’nin Düzeni”ni yaz, Muzaffer Sencer, Sencer Divitçioğlu gibi zamanın önde gelen ATÜT akademisyenlerini kıskandır, Behice Boran, Mübeccel Kıray gibi sosyal bilimciler senin yapıtlarına atıflarda bulunup sonra da senin başının altından çıkan TİP(Türkiye İşçi Partisi)’in fahri ve pratik ideologları olsun ama sen zat-ı, şahanelerinin 50 yıl sonra twitlediği bu tespitini yapacak kuramsal zekadan zerrece faidelenme! Aşk olsun Doğan Avcıoğlu! Atatürk’ün kemiklerini en çok sen sızlatıyorsun yani.

Sosyoloji anlayışını milliyetçi-Batıcı Jön Türk ideolojisine bilimsel bir temel hazırlamak esası üzerine kuran Ziya Gökalp bunları okusa eminim kıskanırdı. Doğrusu ben de kıskandım şimdi. Hatta bana bu yazıyı yazma vesilesi olan da bu kıskançlık kuruntularımdır saklamaya lüzum yok.(Yazıcı arkadaşlar bu cümle üzerinden istedikleri kadar demagoji yapabilirler, atış serbest!)

Ya Murat Belge’ye ne demeli. Üvey annesi Zsa Zsa Gabor duysa alınırdı yani. Hem niye babası Burhan Asaf Belge ile evlenmişti ki! En zeki en yakışıklı ve en kibar(ha bir de Fransız zarafetinde!) B.A.Belge’nin eğer yaşasaydı, bu tespiti yapamamasına bir iç geçirmesi eminim olacaktı. Kadro hareketinin en Jön üyesi olarak bu tür cümleler kursaydı, belki Yakup Kadri’yi, olmadı Şevket Süreyya’yı, daha da olmadı Vedat Nedim’i tarihsel sıralamanın gerisinde bırakabilirdi canım! Yazık!

İnsan aklı haindir. Onu kafatasında taşıyan bireye her daim ihanet etmeye pek meyilli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu kural bizim için de pek muteber olmasa da geçerlidir.

Gönlüm, Hazretin twitlediği ‘tarihsel tespit’e pek meyleden bir muhabbet içinde olsa da, aklım yok mu o aklım! Yine ihanetler içinde. Beni işsiz güçsüz, ortada bırakmaya pek arzulu cümleler kurmak için devamlı kışkırtmalar peşinde.
Bir yanım diyor ki; Atatürk’ü CHP’den kurtaralım. Vallahi de, billahi de kurtaralım. Yoksa epey zamandır zaten şamar oğlanına dönen Atatürk kimliği giderek sadece CHP değil, özellikle AKP elinde bir maymuncuğa dönüştü.

Bir 12 Eylül müdahili generallerde görmüştük MKZ(Mustafa Kamil Zorti) heveslisi soytarıları; bir de şimdi görüyoruz işine geldikçe Yaşar Çallı’nın harika fırçasından doğan Mustafa Kemal Atatürk tabloları gölgesinde fetva vermeye pek hevesli güncel merkez ve taşra politikacılarını.

Diyelim Atatürk’ü kurtardık(neyini kurtaracaksak!)Diyelim CHP’yi saf dışı bıraktık, Sonra Atatürk’ün vasiyetini kendimize uydurduk. (Uydurmak o kadar kötü bir sözcük değil, hemen kıllanmayın lütfen. Üçgen’den Bağbaşı’na uzanan yeni yol üzerinde, Kayhan altgeçidi ucubesini uydurmak ne kadar uluslararası trafik ve karayolu normlarına uygun uydurmaysa, Atatürk’ün vasiyetini uydurmak da o kadar normatif sayılabilir, neden olmasın?)

Ama aklıma uyup sormadan edemiyorum doğrusu.

Bırakın Atatürk’ü!

Denizli’yi birilerinin bu uyduruk kentleşme fantezilerinden kim kurtaracak?

Bu kent insanını her daim ‘en, en, en’ diyerek yoksunluğun pençesinde kıvrandıranların yerel medya manşetlerine hapsolmuş gösterişli ali cengiz oyunlarını kim bozacak, bu halkı onlardan kim kurtaracak, kim?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

ahura mazda   -  Bağlantı 30 Ocak 2013, 17:04

Onlar önce emperyalizmden kendilerini kurtarsın ve emperyalizm emrinde hilafet nasıl olur onu sorgulasınlar, sonra Atatürk ün Gençliğe Hitabesi yani vasiyetinde kendilerini bir görsünler sonra Atatürk üzerinden siyaset yapmaya başlasınlar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı