REKLAMI GEÇ

Faciaya davetiye çıkaran bir hikaye!

12 Şubat 2019 Salı

BU YAPIYA RUHSAT VERİLECEK Mİ?

Denizli’de İmar affı süreci ile birlikte başlayan kaçak yapı furyası tüm hızıyla sürüyor. Başta valilik ve ÇŞB (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) birimleri olmak üzer ilgili tüm kurumlar elde edilen para miktarı ve meşrulaşan kaçak yapı sayısına odaklanmışken, İstanbul Kartal’da meydana gelen ve 21 kişinin ölümüyle sonuçlanan kaçak yapı faciasından hala ders alınmadığı görülüyor.

Anlatacağımız hikâye, yakın gelecekte gerçekleşme ihtimali güçlü bir faciaya davetiye çıkaran güncel bir kaçak yapı hikâyesidir… Aslında belki de hepimizin her gün tanık olduğu ancak farkında olmayıp yanından geçip gittiğimiz kaçak yapılaşma anarşisinin tekil bir örnek hikayesi.

Son dört ay içinde kendi mahallemde her gün önünden geçerek gözlediğim, mahalle sakini herkesin gözleri önünde cereyan eden, mevcut yapıya, depreme dayanıksızlığı karşıdan bile anlaşılan kaçak bölümler eklemenin hikâyesidir…

Sonra sahibinin gidip Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden, mimarının yaptığı tüm uyarılara karşın “Yapı İzin Belgesi” alabilmiş, artık meşru sayılan gerçek bir suçun hikâyesi…

Geçen yıl “İmar Affı” adıyla yapılan düzenleme sakız gibi uzatılıp bir yıla yayılırken, imar rantı fırsatçılığının nasıl fütursuzlaştığı ve cahil cesaretiyle ne gibi tehlikeli olasılıklara imkan tanıdığının hikayesi…

Son olarak, Devletin bizzat ilgili bakanlığı eliyle bu işlere nasıl çanak tuttuğunun hikayesi!

KORUMA ALANINDA RUHSATLI BİR İNŞAAT

Fotoğraflarda göreceksiniz, burada sözünü edeceğimiz yapı, kentin tam ortasında, Çınar Meydanı civarında, İstiklal Caddesi girişinde, eski İl Halk Kütüphanesi arsasının tam arkasında inşa edildi. Halen orada.

Yenice kondurulduğu besbelli olan çatı katı, çirkin bir kırmızıya boyanmış halde, havaalanı otobüslerinin kalkış noktasına doğru sırıtıp duruyor. Yapının yan duvarlarında kaçak yapılaşmanın geometrik sıva çizgileri ve arkada üç kat birden çıkılıp kapatılmış balkon bölümü de görülmeye değmez bir çirkinlik arz ediyor.

HAZIRLIK VE İNŞAAT ÖYKÜSÜ

Yapının hikayesi 2016 yılında başladı.

Yapının mimarı, şantiye şefi ve kat karşılığı yüklenicisi aynı kişi. Denizli’de bilinen mimarlardan. Mimar 05.05.2016 tarihinde pafta no: 18L-IV, ada no: 2935 ve parsel no: 3 olan arsanın imar durumunu saptayarak bir proje hazırladı.

Proje, arsanın kültür varlıkları koruma alanında kalması nedeniyle, önce Aydın Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından değerlendirildi ve Kuruldan 07.09.2016 tarih ve 5782 sayı ile inşaat uygunluk kararı aldı.

Kurul kararına istinaden Yapı Denetim şirketinin uygunluk verdiği proje nihai olarak Pamukkale Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 31.10.2016 tarihinde tasdik edildi ve inşaat ruhsatı 18.11.2016 tarihinde Pamukkale Belediyesi tarafından onaylandı.

Yapının projedeki inşaat taban alanı 96 m2, toplam inşaat alanı ise katları ile birlikte 386,76 m2 olarak planlanırken, bina mekanları ise; bodrum + zemin + 2 (kat) + çatı katı olmak üzere bir blok ve 6 bağımsız bölüm olarak tasdik edildi.

Bir yıldan fazla süren inşaat, nihayet Eylül 2018 tarihleri civarında tamamlandı. Mimarı tamamlanan inşaat için birlikte çalıştığı yapı denetim şirketine 20 Eylül 2018 tarihinden başvurarak kısmi iskan almak istedi.

Belediye imar müdürlüğü yetkilileri bir hafta içinde gelerek yapının birkaç küçük (baca vb. gibi) eksiğini saptayarak tamamlamak üzere süre verdi.

Mimar bu eksikleri 3-4 gün içinde tamamlayıp denetime hazır hale getirdi ve 02.10.2018 tarihinde yeniden başvuru yaptı.

Hikâyemize konu olan yapının hepimizin gözleri önünde kaçak hale gelmesi de işte o günlerde başladı…

RUHSATLI İNŞAAT NASIL KAÇAK OLDU?

Kaçak hale gelme sürecine yukarıda değindik, mahalle sakinlerinin gözleri önünde, hiçbir denetim ve müdahale görmeden birkaç gün içinde gerçekleşti.

Önce ön cephe çatı katının geniş balkon kısmı kapatıldı.

Sonra yapının arka bölümünde çatı dahil üç kata yükselen boşluk alan demir profiller kullanılarak betonsuz ve dayanıksız biçimde katlara bölünerek yapıya ekleniverdi.

Tüm bunlar aslında çok dikkat çekici biçimde gerçekleşti. Ama Pamukkale Belediyesi’nin dikkatini asla çekmedi. 1-17 Ekim 2018 tarihleri arasında kaçak bölümler yapılıp tamamlandı.

O tarihte yapı iskan belgesi için yeniden gelen belediye görevlileri, karşılaştıkları manzaraya karşı mevzuata uygun davrandılar. Görevliler mevcut durumu bir ceza tutanağı ile kayıt altına aldılar. Ceza tutanağı şu ibareleri taşıyordu: “Tapunun Kuyupınar Mahallesi, 18L-1V pafta, 2935 ada, 3 parsel numarasında kayıtlı Atalar Mahallesi 935 Sokak No:5 adresinde yer alan taşınmazda, … mevcut Bodrum+Zemin+2+ÇatıKatlı yapının 3 ve 4 no.lu bağımsız bölümlerine ait çatı katındaki merdivenin kaldırılıp ayrı meskenlere dönüştürüldüğü (toplam 71,19m2) tespit edilen yapının 15/10/2018 tarihli ve 4/12 sayılı Yapı Tatil Tutanağı ile 3194 sayılı İmar Kanunun 32. Maddesi gereğince yasal işlem yapılmıştır. 15/10/2018”

Tutanaktaki ön cephe ceza kalemleri toplamı yuvarlak rakam 7 bin lirayı buluyordu, sonraki arka cephe ceza tutanağı rakamları hariç.

Ceza tutanağı sayesinde yapıdaki kaçak bölümler bizzat belediye tarafından kayıt altına alınmış, 25 gün önce olmayan kısımların geçen kısa sürede çıkılmış olduğu resmi olarak belirlenmişti. Bu durumda yapı kayıt belgesi iptal edilmeli, kaçak yapılan bölümlerin yıkımı için karar suç işleyene tebliğ edilmeliydi.

Ama kazın ayağı öyle değildi. Bunu 35 yıllık mimar yeni öğrenecekti.

“KARTAL FACİALARI” BÖYLE ORTAYA ÇIKIYOR!

Sonradan ortaya çıktı, henüz iskan bile alınmamış, Belediye iskan vermek için eksiklerin tamamlanmasını beklerken yapı için kaçak katları çıkan mal sahibi, bu arada Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne Yapı Kayıt Belgesi başvurusu yapmış ve belgeyi almıştı. Üstelik 7 ve 8 numaralı çatı daireleri bağımsız olarak kaydettirerek!

İskan belgesi yerine ceza tutanağı alan mimar ise hemen ertesi günü, 16 Ekim 2018 tarihinde avukatları aracılığıyla Denizli 3. Noterinden yapı sahibine ihtarname gönderdi. İhtarnamede cezanın yaptırımı ve yıkım kararından söz edilerek, ayrıca Denizli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu bildirildi.

Kaçak yapılaşmayı erkenden saptayıp gün gün fotoğraflayan yapının mimarı- ceza tutanağından bir kaç gün sonra, 19.10.2018 tarihli bir dilekçeyle Pamukkale Belediyesine müracaat ederek, kaçak yapı bölümleri için “gereğinin yapılması” istemiyle şikayette bulundu.

Pamukkale Belediyesi bu yazıyı 1 Kasım 2018 tarihinde belediye başkan yardımcısı imzasıyla yanıtladı. Kısaca “3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32 ve 42. Maddeleri gereği yasal işlem yapılmıştır” denilmekteydi. Neydi bu 32 ve 42. Maddeler?

32. Madde, muğlak kalıyor. Özetlersek, “inşaatta projeye aykırı yapılaşma varsa yapı mühürlenir, bir aylık zaman verilerek kaçak bölümlerin ortadan kaldırılması istenir” diyor. Ama ortada tamamlanmış bir inşaat var. İş iskan ruhsatı aşamasına gelmiş. Bunu da geçelim, “İmar Affı” gibi bir düzenleme var ortada. Yasal hükmü daha da muğlak hale getiren şey bu yasal düzenleme.

42. Madde ise yapıdan sorumlu olanlara para cezası öngörerek kaçak yapı kısmını yıkım öngörüyor. Başka cezai müeyyideler var ama onları da imar affı düzenlemesi ortadan kaldırıyor ve kaçak yapının meşruiyet yolunu açıyor. Belediye’nin cevabında bu yasal düzenlemenin yarattığı anarşiyle sorumsuzluk arasında gidip gelen duyarsızlık kolayca hissediliyor. Nasıl mı?

ÇŞB İLMÜDÜRLÜĞÜ DEVREDE

Pamukkale Belediyesi iskan ruhsatı vermeyişinin nedeni olarak, ÇŞB İl Müdürlüğü’nün yapıdaki kaçak bölümlere “yapı kayıt belgesi” vermesini gerekçe gösterince, yapının halen inşaat sorumlusu olan mimarı, bu kez ÇŞB İl Müdürlüğüne baş vurarak, 23.11.2018 tarihli bir dilekçeyle yapı kayıt belgesinin iptalini talep etti. Ardından bizzat İl Müdürü ile görüşerek konuyu aktardı. İl Müdürü hassasiyet gösterdiğini belirtip yakından ilgilendi ve 03.01.2019 tarihli bir yazıyla Pamukkale Belediyesi’nden bazı evraklar istedi.

Neydi bu evraklar?

Yapı denetim firmasının “31 Aralık 2017 ve 2018 yılı içinde” belediyeye aylık olarak sunduğu fotoğraflı yapı seviye tespitleri, ayrıntılı raporları, İmar Kanunu mevzuatına göre tutulan iş ve işlemlere ait belgeler.

Pamukkale Belediyesi, içinde 2 ayrı encümen ceza kararının da bulunduğu 6 kalemden oluşan bu belgeleri 07.01.2019 tarihli bir yazı ile İl Müdürlüğüne ulaştırdı.

ÇŞB İl Müdürlüğü, belediyeden gelen evrakları 22.01.2019 tarihli bir yazı ile Bakanlığa göndererek görüş istedi.

KARTAL FACİASI BÖYLE GELDİ

Bakanlık açıklaması 30.01.2019 tarihinde yazılmıştı ve kaçak yapıya ilişkin kesin bir görüş ortaya koymuyordu. 15 Aralık 2017 tarihli yapı denetim seviye tespitinde kaçak yapılan bölümler yoktu. Ancak imar affı düzenlemesi 31 Aralık 2017 tarihinden öncesini kapsıyordu ve bu kaçak bölümler aradaki 15 günlük sürede yapılmış olabilir miydi, tespiti zordu. Sonuç olarak Bakanlık yazısı bahse konu kaçak ve ruhsatsız yapının 31/12/2017 tarihinden önce veya sonra yapıldığı tespit edilememesi durumunda aksi kanıtlanmadıkça ve aksine bir yargı kararı bulunmadığı müddetçe 3194 sayılı İmar Kanununun Geçici 16’ncı Maddesinin ilk fıkrasında yer alan “Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir hükmü kapsamında işlem yapılabileceği değerlendiriImektedir” yanıtını verdi.

Burada önemli bir ayrıntı var. 15.12.2017 ile 31.12.2017’de, yani imar affı uygulamasından 15 gün farkla faydalanmaya çalışıldığı zaman aralığında yapı denetim şirketi, inşaat için %95 bitmiştir tespiti yapıyor. Bunun literatürdeki anlamı, inşaat tamamlanıp bitmiştir demek. Geriye kalan %5 oran ise iskan ruhsatı ile tamamlanıyor. Yapının doğrudan inşaat hali ile ilgisi yok.

Buna karşın fotoğraflarda görülen ve 09-17 Ekim 2018 tarihleri arasında çekilen görüntüler var. Bunlar Bakanlık görüşünün ne kadar yanlış olduğunun göstergesi. Kaçak yapı Ekim 2018 başlarında başlayıp, 15-20 Ekim 2018 arası tamamlandı. Buna mahalle sakini olarak herkes şahit. Tüm bunları Belediye tutanakları, kaçak yapı tespit fotoğrafları, yapı denetimin saptadığı seviye tespit raporları, mimarın gün gün çektiği fotoğraflarla belgelediği kaçak yapılaşma olarak belirlemek o kadar zor değil. (09-17 Ekim 2018 tarihli fotoğrafların doğruluğu dijital olarak kolayca kanıtlanabilir)

Ama hiç birinin önemi yok! Varsa yoksa “yasaya uydurulup uydurulamadığı(!)” gerisi laf-ı güzaf… Aksi daha başka nasıl kanıtlanabilir ki? Uymuyor kardeşim, yasaya da uymuyor. Uydurulamıyor da!

Burada yapılan imar barışına sokmak için canla-başla çaba göstermek. Başka anlamı yok bunun.

Bir de şunu düşünüyor insan, bu işin arkasında daha güçlü birileri mi var? Varsa eğer, kimdir bu gücün sahibi? Bir kurumda mı çalışıyor, sivil biri mi, yoksa kamu kurumlarıyla bağı olma ihtimali var mı?

Kim bu kadar korunan ayrıcalıklı şahsiyet?

***

Hikayemiz, insan sağlığını, toplum sağlığını doğrudan tehdit eden ve çevremizde görmeye alışık olup kanıksadığımız kaçak yapılaşmanın tek bir örneğiydi. Türkiye’de 13 milyon kaçak yapı var ve yaklaşık %60’ı kaçak yapılarda yaşayan bir toplumuz. Sadece kaçak değil, alabildiğine tehlikeli!

Kartal faciası böyle geldi.

Yeni faciaların yeni canlar almamasını dilemek, neye yarar sizce?

Söz dahil her şeyin bittiği yer işte burası!

Not: Yazımız boyunca ne mimarın ne de kaçak yapının sorumlusunun ismini zikretmedik. Ancak hangi yapı olduğunu tüm tapu bilgileriyle verdik. İlgi gösteren yetkililere, müdürlüklere, belediye birimlerine ve valiliğe duyurulur!

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

city planner   -  Bağlantı 12 Şubat 2019, 23:21

HELAL OLSUN…ON NUMARA BİR YAZI OLMUŞ.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı