REKLAMI GEÇ

GİDERAYAK…

29 Eylül 2015 Salı

Uzatmalı 2015 yaz tatili sona erdi.

‘Bayram’ bitti, okullar açıldı, sezon başladı.

Bu kez seçim sezonu, başka sezonların açılmasına fırsat tanımadı.

Geçen bahar itibariyle start alan seçim takvimi, 7 Haziran sonuçları ile birlikte Erdoğan’ın yargılanma korkusunun esiri olan bir döneme dönüştü. Bugün itibariyle işte o korkunun yarattığı hezeyana çare olsun diye kararlaştırılmış yeni seçim sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz.

Seçimde şans arayan tüm partilerin şahs-ı muhteremlerine hayırlı olsun!

***
7 Haziran öncesi kaleme aldığımız yazılarda genellikle seçimin önemine dikkat çekerdik.

Erdoğan’ın Türkiye üzerine kurguladığı şahsi fantezilerine dur deyip set çekmenin çok önemli bir eşiğinde olduğumuza işaret ederdik.

Pek çok başka şey bir yana, salt bu nedenle bile AKP’nin tek başına iktidar olmasının önlenmesi gerektiğini, yolsuzluk, yoksulluk ve hukuksuzluklara karşı adaletin yeniden ayakları üzerine dikilmesi için bunun önşart olduğunu yazardık.

Haksız değildik. Haksız olmadığımız o seçimin ertesi günü ortaya çıkmıştı, üzerinden geçen cehennem gibi üç ayın sonunda ise defalarca tescillendi.

***
Erdoğan artık yolun sonuna yaklaşıyor. Son çırpınışlarına katlanıyoruz.

Giderayak ortaya çıkardığı cehenneme son vermek için şimdi yeniden sandık başına gideceğiz.

Kamuoyu (acele) erken seçimi en çok isteyenin  Erdoğan olduğunun farkında. Doğal olarak,  son aylardaki kaosun sorumlusu olarak onu görüyor. İşin ilginci bu algıya sessiz bir kabulle yanıt veriliyor. Ne AKP, ne de Erdoğan cephesinden güçlü ve bangır bangır itiraz sesi duyan var mı? Aksine bu inancı yerleştirmek için zaman zaman dile getirilen cılız birlik beraberlik teranelerini, güçlü savaş naraları bastırıyor.

Savaş durmuyor, savaş iliklerimize kadar işliyor, organlarımızı bedenimizden, ruhumuzu kalbimizden söke söke devam ediyor.

Hal böyleyken, çatışmalarla yitirilen onca insanın kanı üzerine basarak yükselecek kadar gözü karartan Bay Erdoğan’ın, siyasi ikbalinin devamına karar vermek üzere mühür yeniden elimize tutuşturuluyor. Sayılı günler azalırken karar anı yaklaşıyor.

***
Seçim bu kez kaosu noktalamak değil, sanki yeni kaosları devreye sokmak için yapılıyor. Önceki seçimde “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla kimyası bozulan Erdoğan ve derin çevresi, artık şirazeyi kaçırmış durumda. Ellerinden gelse her yerde sıkıyönetim ilan edip seçimleri silahların gölgesine alacaklar.

Nitekim Güneydoğuda bazı illerde ve ilçelerde provasını yaptıkları sokağa çıkma yasağı, sandık taşımaya dönüşmeye başladı. Giderek sandığı iptal etmeye kadar varır mı? Neden olmasın? Kaçan şirazenin varabileceği noktalardan birisi bu olabilir. Bu varsayımın tek açmazı şu; Erdoğan ve AKP erken seçime ilişkin ümidini , PKK, IŞİD ve MİT ekseninde yürüdüğü sürece koruyabilir. Oysa bu koşullar değişken ve konjonktürel. Üstelik tepkiye dönüşmeyeceğini kimse garanti edemez. Başka bir zamanda daha fazla geri tepebilir. O nedenle seçim iptali olasılığı giderek zayıflıyor.

İkinci seçenekleri, çatışmaları giderek tırmanan bir seyir içinde sürdürmek olabilir. Ekim ayı itibariyle Güneydoğuda artacak kış şartları, bir yandan oy kullanmak isteyen seçmen için şartları zorlaştıracak, diğer yandan ise çatışmaya giren ordunun etkisini, dağlara ve iklime alışkın olan PKK unsurları karşısında zayıflatacak. Bu ise bir ihtimal olarak kayıpları arttırırken, vatan, millet düsturu üzerinden meydanlarda duygu devşirmeye alışkın olanların nutuklarına malzeme sağlayacak.

***
Öyle görünüyor ki, bu seçimler yine de yapılacak.

Genel kamuoyu yoklamalarının aylardır her hafta gösterdiği gibi AKP birkaç puan daha gerilerken, muhalefet cephesini daha da genişlemiş olarak karşısında bulacak. HDP’nin barajı geçip oy arttırması sürpriz olmayacak. Seçim sonrası en olumlu politikayı sürdürdüğü üzerine mutabakat oluşan CHP güçlenmiş ve oy yüzdesi birkaç puan artmış olacak. MHP en azından açığa çıkan Erdoğan ve AKP çatışmacı mantalitesinin sağladığı olanakla oy yitirmeyecek. Olası oy kayıpları önlenmiş olacak.

***
Erdoğan şöyle ya da böyle çekip gidecek.

Belki 20 yıl önce defalarca göndermede bulunduğu bir Necmettin Erbakan vecizesini, şimdi de kendisi için yinelemek gerekecek: “Bütün mesele bu gidişin nasıl olacağı…”

Yakıp yıkarak mı, “zor tuttuğu %50” ile bir iç savaşın yolunu açarak mı, medyayı sonuna kadar baskı altına alıp sesini keserek mi, muhalefete öğrenci derneği muamelesi yaparak mı, hukuksuzca devam eden hükumet etmeyi aynı biçimde sürdürerek mi?…

Daha başka olasılıklar neler? Üzerine düşünüp yazmaya devam edeceğiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı