REKLAMI GEÇ

GÜNDEMİN ‘İÇTİMAİ SAİKLERİ’

14 Nisan 2015 Salı

Yaklaşık iki buçuk aylık bir aradan sonra Denizlihaber sütunlarındaki köşe yazılarımıza yeniden başlıyoruz.

Denizli bu zaman içinde oldukça hareketli bir gündem yaşadı. Osmanlıca deyimin hakkını veren bir ‘içtimai saikler’ dönemi yaşadı.

Önce seçime katılacak siyasi partilerin önseçim, merkez yoklaması veya eğilim yoklaması çalışmaları, sonrasında milletvekili aday kesin listelerinin belirlenmesi bu zaman diliminin belirleyici olgularıydı.
Bu arada Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatıyla kente gelip iki gün boyunca adeta sıkıyönetim altında bir günlük yaşama sebep oldu. Gelmekle kalmadı, kent ve kentlinin yıllardır tartıştığı mimari bellek değerlerinden çok önemli bir yapısını, Denizli Lisesi’ni Belediye binası olarak görmek istediğini belirterek konuyla ilgili talimat verdiğini açıkladı.

***

Kentin merkez gündemini bunlar işgal ediyorken, Türkiye 7 Haziran seçim atmosferine çoktan kilitlendi.
Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin izleyeceği aday belirleme yöntemi merak ediliyordu, çok beklemeden önseçim kararı alındı. Önseçim yapılan illerde çıkan sonuçlara bağlı kalındı ama kontenjan kullanma ve merkez belirlemesi yapılan illerden gelen tepkiler kısmi bir hasara neden oldu.

AKP her zamanki gibi eğilim yoklaması adı altında yaptığı sandık işleminimerkezin, özellikle Erdoğan’ın eğilim tercihine kurban ediverdi. AKP bu sürecin en fazla tepki toplayan partisi oldu. Özellikle Doğu ve Güneydoğuda intihara uzanan tepki biçimleri yaşandı. AKP adaylarını belirleyen bir takım saiklerin Erdoğan eğilimleri ile sıkı sıkıya örtüşmesinin yarattığı genel hoşnutsuzluğa eklenen diğer bir faktör ise parti tüzüğünde yer alan 3 dönem kuralıydı.

MHP’de seçim yöntemi ve tercihler geleneksel parti politikalarının yıllardır devam eden tezahürü gibiydi. Bahçeli bildiğini okudu, teşkilatlar kımıl kımıl kaynadı. Denizli ölçeğinde Emin Haluk Ayhan faktörüne gösterilen iç tepki kolayca biteceğe benzemiyor. Devamında tepki oyları şeklinde farklı partilere dağılım olduğu görülürse şaşmamalı.

HDP en az sorun yaşayan partiydi. Birkaç çatlak ses veya burukluk dışında, aday belirleme süreciyle ilgili olarak gündemi pek işgal etmedi. Ancak, en fazla ilgiyi doğal olarak HDP topladı. Kolay değildi, ilk kez genel seçimlere katılıyor, %10 barajı gibi bir riski göze alıyordu.Kılıçdaroğlu’nun koltuğundan ettiği bilinen Dengir Mir Mehmet’in Mersin’den, Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan’ın Şanlıurfa’dan aday gösterilmesi ve Hatip Dicle’nin adaylık teklifini geri çevirmesi en çok konuşulan konular oldu. Türkiye solunun sembol isimlerinde Ertuğrul Kürkçü İzmir’den aday gösterilirken, CHP’nin il genelindeki gücüyle kıyaslandığında ‘Acaba kazanır mı? Yoksa Ertuğrul feda mı ediliyor”sorusuna yanıt arandı.

***

Denizli’ye dönelim.
Kent gündemi aslında sadece genel seçimlere kilitlenmiş parti politikacı adaylarının belirlenmesi ve çalışmalarıyla sınırlanmış değil.

Özellikle Erdoğan’ın “talimat verdim Denizli Lisesi belediye olacak” mealindeki demeciyle yeniden kentsel kültürün, mimarinin, dokunun, belleğin… korunması konularına yoğunlaştı. Denizli Lisesi binası ile ilgili pek çok kurumsal ve kişisel görüşün ortak paydası, yapının Belediye binası olmasına gönül rızası vermemesi olarak özetlenebilir.

Aynı konuda süren bir başka hikaye, Mimarlar Odası Denizli Şubesi’nin açtığı davada EML taş binalarının bilirkişi bilmecesi olarak devam ediyor. Mahkeme iki kez bilirkişi raporu istiyor ama müdahil taraf istediği gibi gelmeyen raporlardan sonra yeniden ve farklı bir bilirkişi kurulu istiyor. Mahkeme de buna uyuyor. Bu hikayenin sonu nereye varacak göreceğiz. Yine de hikayenin sonunu beklemeden söylenebilecek bir şey var. Mahkeme eğer bağımsız bir karar verecekse, bunu etki altında kalmadan, örnek vermek gerekirse; tıpkı Denizli Gezi Davası hakiminin yaptığı gibi ders niteliğinde bir karar metni ve gerekçesiyle sonuçlandırmalı. Aksi halde hem mahkeme kararı, hem kentin tüm belleğini sıfırlamaya çalışan malum zihniyetin bu tutumu vicdanlarda ve kent tarihinde kara bir leke olarak kalmayı hak edecek.

***

Ülkenin olduğu kadar kentin gündelik akışı bu olguların sınırladığı çerçeveye sığmayacak kadar geniş ve yüklü. Çok daha önemli gündem maddeleri olduğunu söylemek de mümkün. Bunları yazacak ve tartışacağız.

Şimdilik bir giriş yapmış olalım.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı