REKLAMI GEÇ

KAR-ZARAR MI, RANT MI?

1 Temmuz 2014 Salı

Kentsel toplu taşımacılığı, tıpkı yerin altı ve üstüne getirdiğiniz (sosyoloji kuramından devşirme altyapı-üstyapı kavramları) gibi bir anlayışla kavrarsanız, aynı biçimde, otobüs-dolmuş taşımacılığına da kar-zarar anlayışıyla bakarsınız. O nedenle çevre-merkez ilişkisi konusundaki kavrayış yetersizliği, sorunun çözülemeyişindeki aslı kaynağı teşkil ediyor.

ÇEVRE MERKEZ İLİŞKİSİ
Nedir çevre merkez ilişkisi? Kentsel yönetim anlayışlarını(özellikle büyükşehir yasası ile daha da kapsayıcı hale gelen) ve yönetme erkini sorumlu hale getiren bir bileşik kavram diyelim.
Bilimsel ukalalık sayılmayacaksa açıklayalım: Merkez-Çevre kavramları iktisat bilimine İngiliz iktisadiyatı ile giren periferi-semiferi’nin Türkçesidir. Daha çok kolonyalist bir bakış açısının ürünüdür ve gelişmemiş(sömürge, az gelişmiş, gelişmekte olan vb.) ülkeler ile merkezde kapitalizmi temsil eden güçlü ülkeler kategorisini ifade etmek için kavramlaştırılmıştır. Giderek 20. Yüzyıl iktisatçılarının değişmez kavramları olmuştur. Batı sosyoloji literatürüne en az(!) gelişmiş bir ülkenin(Filistin) harika çocuğu Edward Said tarafından kazandırılan çözümlemeyle; Şarkiyatçı(Batı merkezci) bakış açısının tezahürüdür. Merkezi(semiferi) ile bu merkezi ucuz emek, ucuz üretim ve diğer kaynaklarıyla besleyen çevreyi(periferi) tarif etmek için kullanılır.
Kent ölçeğine uyarladığınız zaman kent içinde ve coğrafyanın sınırlarında olanları tarif edersiniz. Ama bu da yetmez, kentte her şeyin temerküz ettiği(sermayenin, hizmetin, yönetimin, emeğin, insan gücünün ve modern kapitalist yaşam ögelerinin yoğunlaştığı) merkez ile göç veya başka sebeplerle oluşmuş, kenti çevreleyen ve kent merkezine bir biçimde eklemlenmiş bölgeleri de lokal olarak aynı çevre tarifi içinde değerlendirirsiniz.

DOLMUŞ ÇEVREYE OTOBÜS MERKEZE
Çevre merkez ilişkisini nasıl düzenleyeceksiniz? Kentin sınırlarına kondurulmuş yerleşimlerle kent merkezini nasıl? İlçelerle kentin bağlantısını, mahalleye dönüşen köy ve kasabalarla ilçeyi kente bağlamayı hangi toplu taşıma ve ulaşım projeleri ile çözeceksiniz? Asıl sorulması gereken sorunun bu olduğunu sanıyorum.
Konumuz kent içinde merkez çevre ilişkisine bağlı taşıma sistemi olduğu için diğerlerini geçelim.
Son belediye düzenlemesine göre dolmuşlar belirli ana arterlere giremeyecek, bu yollardaki taşıma işini belediye otobüs işletmesi üstlenecek.
15 yıldan beri kesintisiz bu kentte yaşıyorum. Bu tür düzenlemeler neredeyse birkaç yılda bir sanki ilk kez yapılıyormuş gibi önümüze konuyor. Nedense hepsi de seçim ertesine denk geliyor. Bunun bir sebebi, seçim öncesinde yaşanan sıkıntıları halının altına süpürme alışkanlığı olabilir mi?
Düzenleme yaparken her seferinde sanıyoruz ki, çok kapsamlı ve uzun yılları kapsayan bir çözüm planlamasından sonra ulaşım sistemi düzenleniyor. Ama her defasında ortaya çıkıyor ki, bu düzenlemeler seçim tehlikesi atlatıldığı dönemde “ben yaptım oldu” mantığına dayanıyor. Bir de “ya tutarsa” türünden bir alışkanlıkla yapılıyor.
Çevrenin kent merkezi ile ilişkisi asıl olarak ekonomik bir ilişkidir. Sosyal ilişki ağı ve yaşamını çoğaltıp sürekli hale getiren de budur. Çalışan, parasını harcayan, para kazanan, günlük temel ihtiyaçlarını giderenlerin sayısı çoğunluktadır. ‘Şehri gezmek’ deyiminin içini dolduran bu faktörlerdir. Sağlık başka bir boyuttur. Sağlık merkezleri, hekimler, muayenehaneler, eczaneler toplu sağlık merkezleri yine merkezdedir ve çevrenin merkezle ilişkisinin başlıca nedenlerindendir. İdari kamusal kurumların merkezde oluşu başka bir çevre-merkez ilişkisini nedenler. Emeğiyle, fason iş üretimiyle ve mali olanaklarıyla çevrenin beslediği kent merkezleri, sizin iradenize rağmen o çevrenin varlığı olmadan tek bir güne dahi tahammül edemez.
Sözün kısası, çevre merkez ilişkisi bağlamında minibüs taşımacılığı, toplu taşıma planlamasında dikkatle, bilimsel önerilerle, uzun yılları öngören bir projeye dönüşebilirse başarılı ve verimli olur.
Çevre mahallelerin toplu taşıma yolcu potansiyeli inanılmaz yoğunlukta. Kentin merkezi ile ilişkisi her an süreklilik arz ediyor. Dolayısıyla kent ölçeğinde yapılacak çevre toplu ulaşım planlaması, hem kent merkezindeki trafik yoğunluğunu rahatlatacak, hem de rasyonel bir yönetimle bu güzergahlardan yolcu taşıyacak dolmuşların ekmeğine zarar vermeyecektir. Bunu sağlamak için altyapı uygun mu, değil mi, yollar ve yol genişlikleri izin verir mi gibi sorular ayrı bir yazının konusu ama geçiş dönemi için bir proje üretecekseniz bu yöntemi planlamak boynunuzun borcu. Ek olarak yapılması gereken, kent merkezine kolay ulaşımı sağlayan alanları minibüs bekleme durağı olarak saptayıp düzenlemek. Dengeli, çıkar ilişkilerinden arınmış, kayırıcı olmayan, adil ve eşit bölüşümü öngören bir düzenleme. Yapılamaz mı? İşte o zaman pek çok ana arter sizin beklediğinizden daha fazla sorunsuz ve ‘temiz’ bir trafik akışına kavuşabilir.

HER YOL ‘RANT’A ÇIKAR
Kuşkusuz asıl sorun rant sorunudur. Zaten kar-zarar yaklaşımının temelinde yatan asıl mantık bu değil mi? Ona da değinip geçelim, çünkü rant konusu hislerimizle kaleme dökülemez. İstatistik gerekir. Yine de birkaç kelam edilebilir. Gidip garaja çok katlı bir otel kondurmak için harcadıklarınızın mali tablosu nedir acaba? Bu ciddi bir merak. Çok mu gerekliydi? Yoksa başka rantların kapısını açık tutmak veya var olan rantın temerküzünü sağlamak için miydi? Ya da Bağbaşı yolunu minibüslerden ‘temizleme’ girişiminin altında yatan?
Kent içi ulaşımla garaj otelinin ilişkisi nedir derseniz, hemen söyleyelim: Otel için ayrılan bölge, “eski garaj yerinde dursun” inadından vaaz geçmeyen kent yöneticilerinin rantçı zihniyetinin dikey örneğidir bence. Hem yerim dar oynayamam diyecek, dolmuşları garaja sokmayacaksın, hem de o dar yerine mantar misali bir otel dikeceksin! Düşünelim, o otel orada değilken ve garaj gerçekten eski garajken bu günkü sorunlar var mıydı? ‘Kent büyüyor ama’ itirazını duyar gibiyiz. Hadi canım sende. Büyükşehir olmak için 3 ayda nüfus tabelası 3 kere değişti. Böyle mi büyür bir kent? O tabela bir yıldır artık neden değişmiyor?
Bu kenti yönetenlerin en katlanılmaz davranışı rant kurnazlığı olagelmiş. Benim gördüklerim ve yaşadıklarım buna çok uygun. Bir yerde bunu hissedip oraya üşüştükleri anda pastanın sadece bulaşığı kalıyor geriye. O bulaşığı da kıdımkıdım dağıtıyorlar sözde. Eşitlik anlayışı bu. Önceden özel İdare anlayışı buydu, şimdiki meclis anlayışı farklı olabilir mi? İsmi lazım değil, merkez ilçe belediye başkanlarından birisi şirket kuruyoruz diyor, meclis üyesinin tek itirazı “ya zarar ederse?” oluyor. Varın gerisini siz hesaplayın. Yolcu taşıma kapasitesi bunun için ayrılan kaynak, bu kaynağın rasyonel dağılımı, yolcuların ulaşım zafiyetlerine karşı güvenliği ve daha bir dizi soruyu soracak birisi çıkmıyor.
Uzatmayıp bitirelim: Hal böyle olunca kent içine ulaşımı minibüs değil, belediye otobüsleriyle sağlayacağız demek, bunu kamusal zarara yüklemek hiç inandırıcı değil. Gereksiz ve çarpık yapılaşmanın bedelin nasılsa bu halk ödemiyor mu? Bunu parasıyla, zamanıyla, yolda-belde, emeğiyle, malı-mülküyle ödemiş ne fark eder? Şirket ‘zarar’ etmesin yeter.

DENİZLİ HABER’E ALKIŞ
Aynı sütunlarda yazdığımız arkadaşlarımdan Engin, Selami ve Sedat, yeni toplu taşıma uygulamasını köşelerinde farklı açılardan tartıştılar. Kararların sonuçları, farklı toplum kesimlerinden gelen tepkiler ve bu tepkilerin günlük yaşama yansımalarını dile getirerek kendi yorumlarını eklediler.
Yerel ölçekte başka hiçbir yayın organı meseleye bu genişlikte bakma gereği duymadı. Ya da yeterince üzerinde durmadı. O nedenle birlikte yazıp çizdiğim arkadaşların duyarlığı alkışı hak ediyor.

***
Konumuz çerçevesini aşmamak için rant konusunu dallandırıp budaklandırmak istemediğimiz bilinmeli. Yoksa kahve muhabbetlerine kadar düşmüş o kadar çok rant hikayesi var ki!
Söyleyeceklerimiz burada bitmiyor. Aslında henüz giriş yaptık ama ne yazık ki bir gazete sütunu kadar yerimiz var ve yazabileceğimiz başka şeyleri gelecek yazılarımıza ertelemek zorundayız.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

yavuz   -  Bağlantı 16 Temmuz 2014, 12:07

rant yazılarınızın devamını daha somut belgelerle bekleriz…

mehmet   -  Bağlantı 2 Temmuz 2014, 11:13

herkes özel aracıyla yollara çıkacak. çözüm bu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı