REKLAMI GEÇ

KATİL KİM?

8 Eylül 2015 Salı

Son hafta yitirdiklerimiz, bu kaybedişlere yol açan savaşma biçimleri gösteriyor ki, birlikte örtük bir iç savaştan yavaş yavaş açık savaşa doğru geçişe tanıklık ediyoruz.

Bu gidişata yıllardır bir retorik olarak dikkat çekiyor olmamız, zaman zaman bıyık altı küçümsemelerle karşılanmıştı.

Oysa şimdi acı gerçek gelip kapıya dayandı. İzlenen politikalar ülkeyi ve halklar arasındaki ilişkileri günün birinde çıkmaza sokacaktı, soktu.

Savaşların en kötüsü sayılması gereken ‘iç savaş’ bu çıkmazla birlikte tezahür edecekti, ediyor.

Ortada her gün yiten canlar, topak topak sıkışan acılar, bastırılamayan isyan duyguları, ne uğruna olduğu bilinmeyen türedi bir çatışma gelip gırtlağa dayanmışken sorulacak tek bir soru kalıyor geriye:

Katil kim?

***
Saraydakiler ve ötekiler başlıktaki sorunun yanıtına ipucu veriyor aslında.

Dahası katilin kim olduğu, nerde olduğu, neden öldürdüğü hakkında da bilgi içeriyor. Katliamın sevk ve idaresini gözümüzün önünde, her gün kanırtarak yapıyorlar, biz izliyor ve anlamamaya çalışıyoruz.

Anlarsak biliyoruz ki bedeli var,

Görür, izler ve sonuç çıkarırsak bedeli var,

O sonuca isyan etmeye yeltenirsek onun da bedeli var.

O nedenle sadece izliyor ve anlamamaya çalışıyoruz.

***
Şu tabloya bir bakın:
Türkiye Hollanda milli maçı yayınlanıyor, Başbakan kendinden son derece emin, babasını bu kanlı çatışmada yitirmiş bir çocuğu koltukaltına almış, manasız gülümsemesini yüzüne bir maske gibi takıp maçın protokol locasında gövde gösterisi yapıyor. Bu sırada saat 20.30 falan. Spikerin “Sayın Başbakanımız” diyen sesindeki yağ bulaşığı üzerinize sıçramasın diye sesini kısmış olmanız bile mümkün. Çok saatler önce, 15.00 civarı başlayan patlamalı çatışma alacağı canı almış, geriye işin gösterisi kalmış. Neymiş, “eşkiyayı sıkıştırmışlar da, çatışma sürüyormuş da, da da…”

***
O sırada Kandil muhtemelen vadiye tepeden bakan bir yerde kendi savaşının komutasını ele almıştı. Hazırlıksız yakalanan ordu birliklerini darmadağın edişin keyfiyle ellerini ovuşturuyordu. Belki yapılan örtük anlaşmanın şirazesi biraz kaymış olabilirdi ama iyi “iş” çıkarmışlardı doğrusu. Nasılsa bu anlaşmaya taraf olan istihbaratın temsil ettiği makam bir şekilde olayı telafi etmenin yolunu bulabilirdi.

***
Ankara’nın orta yerinde, sarayındaki maun koltuğun kolluklarını sıkan parmaklarıyla olan biteni anında haber almış biri daha olmalıydı. Olasılıkla herkesten önce ama Kandil kurmaylarıyla aynı anda haberdar olmuştu. Belki boyunu aşan çatışmanın yaratacağı tepkileri göğüslemenin hesabını yapmaya daha o anda başlamıştı. Nitekim gecenin ilerleyen saatlerinde aylardır dilinin altında ıslanmaktan şişmiş baklayı tükürüverdi, “şu kadar vekil verseydiniz bunlar olmazdı.”

***
Güneyde, sınırın hemen yanı başındaki barbarlar, onların ülke içindeki işbirlikçileri, kafa kesme hesabına ara verip kulak kesilmiş olmalılar haberlere. Sonra da sevinmediklerini kimse söyleyemez. Öyle ya, aylardır bu karmaşayı çıkarmak için onca çaba sarf etmişler ama bu kadar büyük bir infiale sebep olmamışlardı. Suruç mu? Üzerinden asırlar geçti efendim!

***
Trionun-siz sacayağı anlayın-her üçayağı da bu durumdan memnun olmalı. Çıkarların çatıştığı değil, ölenler üzerinde çakıştığı bir anı yakalamışlardı. Uzun zamandır bekledikleri anlardan biri olmalı. Siyaseti, savaşı ve çatışmayı istedikleri mecraya sevk edebilecekleri bir psikolojiyi ancak böyle zamanlarda elde edebilirlerdi, şu an o andı.

***

İç savaş triosunun yaptığı anlaşmanın en iyimser tahminle zımni anlaşma olduğunu varsayabiliriz.

Özellikle son haftalarda yaşanan çatışmaların her üçünün işini kolaylaştırdığı düşünülürse, bu varsayımın doğru olma ihtimali güçleniyor.

Bundan sonrası ise daha çok işlerine gelecek.

Kurtulmak için tüm irade ülke halkının olmak zorunda.

Oyuna gelmek sözcüğünü çok fazla kullanan sokaktaki, kahvedeki, masa başındaki vatan kurtarma heveslisi insanımıza;

Daha fazla, daha büyük, daha hızlı yok etmeye koşullanmışlar.

Bu kez gerçekten oyuna geldik ve oynamaya devam edecekler.

Hem de kitle kitle, grup grup yok ederek bu oyunu sürdürecekler.

Kulağınız kirişte olsun, her an kitlesel bir katliam haberi sizi şaşırtmasın!

Artık Uyanın!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı