REKLAMI GEÇ

Leylekler ve Müstehcenlik

9 Aralık 2014 Salı

Leylekler bebekliğimizin vazgeçilmez cinsel temalarıdır.

İlk eğitimimizi leylekleri anarak verirler. Hatta bütün mesuliyet leyleklerindir.

Nereden buldularsa bizi onlar getirmiştir. Biraz zeki bir veledin ‘beni leylek getirmiş’ bilgisini ‘beni demek ki leylek doğurmuş’ imgesine dönüştürmesi işten değildir.

Bu işin cinsellikle ilişkisini çok sonra kurduğumuzda, mizah üretmenin de, bilgi tazelemenin de ana teması leylektir. Fantastik olan ise onun kundağa sarılmış bizi, havada süzülerek annemizin kucağına ya da bir cami avlusuna bırakıvermesidir.

Oysa leyleklere tüm cinsel sorumluluğunu yıkmakta hiçbir sakınca görmeyen ebeveynler için “leylek” imgesi gerçekte o kadar masum mu?
***
Basında yer alan haber bizi biraz leyleğin getirdiği bebekliğimize, biraz da 40’lı yaşlarda okuduğumuz bir romanla ilgili iddialara odakladı.

Önce haberin özeti:
“Sarıyer’deki Rotary 100. Yıl Anadolu Lisesi edebiyat öğretmenleri hakkında, çağdaş Fransız polisiye yazarı Jean-Christophe Grangé’nin “Leyleklerin Uçuşu” adlı romanını okuma kitabı olarak tavsiye ettikleri için inceleme başlatıldı. Bir velinin dilekçesi üzerine İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün olayla ilgili müfettiş görevlendirdiği öğrenildi.”
***
Jean Christophe Grange Fransız edebiyatına fırtına gibi giren bir yazar. 20.yüzyılın sonlarında başlayan edebiyat serüveni boyunca, eserleri ilk gününden itibaren başarılı satış rakamları elde etti. Henüz kırkbeşine gelmeden yayınlanan “Leyleklerin Uçuşu” adlı ilk yapıtı sadece Fransa’da yarım milyonluk bir satış rakamı yakaladı.

Türkiyeli okur onu ilk kez 2000’lerin başında “Kızıl Nehirler” romanı ile tanıdı.Eser aynı yıllarda filme alınmıştı. Başrolünü Jean Reno ve Vincent Cassel’in paylaştığı romanla aynı adı taşıyan “Kızıl Nehirler” filminin Avrupa ve Türkiye sinemalarında sağladığı başarı grafiği oldukça yüksekti.

Grange neredeyse her yıla bir kitap sığdırdı. Türkiye’de keşfi ile birlikte tüm yapıtları arka arkaya basıldı. “Taş Meclisi”, “Leyleklerin Uçuşu”, “Kurtlar İmparatorluğu”, “Siyah Kan”, “Şeytan Yemini”, “Koloni”, “Ölü Ruhlar Ormanı” ve diğerleri.

Best-seller roman yazma ve piyasa oluşturma konusunda liderliği onlarca yıldır kimselere bırakmayan Amerikan edebiyatının kalın zırhını delen nadir Avrupalı yazarlardan olması nedeniyle ayrıca dikkate değer bir başarının sahibi olarak değerlendirmek mümkün Grange’ı.
***
Şimdi İstanbul’da, bir lisede, ayarı kaçmış bir öğrenci velisinin şikayeti üzerine bu yazarın yapıtı ile ilgili “müstehcenlik” soruşturması başladı.

Ayarı kaçmış diyorum, belki öğrenci velisi gerçekten bozulmuş bir ayarla bu şikayeti yapıyor. Nasıl bozulmasın, henüz konuşmayı bilmeyen bebek yaştaki ‘öğrencilere’ din dersi zorunlu olsun diye tutturan Milli Eğitim Şurası, aynı kararda Osmanlıca’nın zorunlu ders olarak okutulması tavsiyesini de araya sıkıştırdı. Beraberinde daha başka zorunlulukların geleceğine kesin gözüyle bakılabilir. Ne de olsa hedef 2023, Neo-Osmanlı patentli bir karşı-devrim. Böyle bir hedef için eğitim alanında başka zorunluluklara maruz kalabileceğimizi öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
***
Ne yapsın öğrenci velisi? Alabildiğine içi boşalmış bir muhafazakar eğitim sistemine doğru dört nala giderken ayar elbette bozulabilir. Elbette Grange’ın “Leyleklerin Uçuşu”ndaki birkaç paragraflık ‘karşı cinse temas temayülü olan’ satırlar gidişatın sihrini bozar.

“Müstehcenlik” bu yapıtın teması falan değilmiş, kim takar? İçinde bir harf bile geçse ‘tiz temizlene!’

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı