REKLAMI GEÇ

MENDERES İÇİN BİR ŞEY YAPMALI… HEMEN ŞİMDİ!

16 Kasım 2013 Cumartesi

Ölmeye Yatan Nehir (2)

Tam bir yıl önce bu köşede yayınlanan yazımız “Ölmeye Yatan Nehir” başlığını taşıyordu.
Tesadüf değildi. Aynı günlerde yapılan Menderes üzerine bir araştırmanın rapor sunum toplantısına katılmış, bilgi tazelemiş, öyle kaleme almıştık.
Zaman ne yazık ki bizi yanıltmıyor. Yakın zamanda arka arkaya gelen Menderes’in kirliliği kaynaklı haberler, iç sızlatıyor, can yakıyor.

Son haber birkaç gün önce manşetlere düştü: “Menderes Nehrinde balık ölümleri!”
Artık zamanı geldi demek. Bekledik, ‘Godot’ geldi, ‘Sezua’nın iyi insanı’ yeryüzüne indi.
Onca yazıldı, çizildi, araştırıldı, yıllardır Valilikler düzeyinde platformlar kuruldu, sonuç?
Demek ki, Menderes kirliliği ayyuka çıkana, kıvama gelene kadar bekleniyormuş! Gözümüz aydın.
Nitekim Çevri İl Müdürlüğü’nün sanki ilk kez oluyormuş gibi ‘balık ölümü’ haberi üzerine yapılan çalışmalar hakkında bilgi verme gereği duyması bundandır.
(Söz konusu basın açıklaması ve tespitlerini birkaç gün içinde yeniden ele alacağız.)

***

Bir yıl öncekio toplantıya katılanların sayısı 30-40 civarındaydı. Oysa adı sanı bilinen çevreci sivil örgütlerin yaptığı bir araştırmanın sonuçları açıklanıyordu ve gönül o toplantıda daha geniş bir bileşim arzuluyordu. Konuşma sırası geldiğinde kendi adıma düşündüklerimi açıklarken, “Menderes Nehrinin temizlenmesi, korunması vb. bir rant alanı değil. Dolayısıyla bu günün zihniyetiyle resmi kurumların acele etmelerini beklemeyelim. Her şey ayyuka çıkar, kamuoyu baskısı artar, kirlilik kendi paçalarımızdan akmaya başlar, belki işte o zaman yerimizden kımıldamayı düşünürüz.”

Haksız çıkmadık ne yazık ki!
Sonrasında birkaç haber çıktı. Işıklı Gölü haberleri daha az önemde değildi. Çürüksu kirlilik haberleri daha az önemde değildi. Yazılıp çizilen ve söylenenler hiç önemsiz değildi.

***

Bu konuyu en üst düzeyde sorumluluk taşıyan Denizli Valisi Abdülkadir Demir’e birkaç ay önce sorduk. Aldığımız yanıt içinde birden fazla duygu ve anlam taşıyordu. Vali Demir umutsuzdu.
Sanırım biraz da enformasyon eksikliğinden, “Menderes’in bize göre planlanmadığını, bizden çok Aydın il sınırı topraklarını suladığını, Denizli’nin fazla kontenjan kullanamadığını” belirtmişti.Ardından kirlilik sıkıntısına değinmiş, “Genel olarak Menderes geçtiği alanlarda her dönem kirlilik sıkıntıları ile gündeme gelen bir akarsu. Kent olarak başarılı olamadığımıza, bunu başarmak için uzun vadede üzerinde kafa yormamız gereken bir konu olduğuna inanıyorum” demişti.

Diğer yandan Vali Bey işin farkındaydı. “…burada neler yapılmaz?…Menderes konusunun başlı başına bir gündem maddesi olması gerekiyor.Belki de büyükşehir ile birlikte en çok gündemde tutmamız gereken konu, kamuoyu oluşturarak Menderes Nehri ve Havzası olmalıdır” diye devam etmişti.

***

Kayıtları tarıyorum, Denizli, Aydın, Uşak İl Valilikleri ve Bakanlık temsilcilerinin içinde yer aldığı “Büyük Menderes Havzası Çevre Koruma Birliği”nin son toplantısının tarihi 2012.
Toplantıda Birlik Meclis Başkanı seçilip, 2012 bütçe taslağı oylanıyor. Vali Demir’in uyarıcı konuşması dışında kayda değer bilgi yok.

Bu birlik bütçesinin nasıl bir bütçeleme olduğunu merak ediyorum doğrusu. Umarım üç ay önce söz aldığımız Vali Demir röportajımız gerçekleşir, bu soruyu sorma fırsatı buluruz.

***

Olayın sivil örgütlenme boyutuna gelince; sanırım asıl sıkıntı burada başlıyor. Denizli’de konuyu merkezine alan ne bir dernek, ne vakıf ve ne de bir platform yok. Varsa da biz bilmiyoruz. En çok ilgili olması gereken Ziraat, Kimya, Gıda ve Jeoloji Mühendis Odaları ise başlarındaki Demokles’in kılıcından fırsat bulabilirler mi bilmem ama ivedi olarak bu konuya öncülük yapmak gibi bir işi misyon edinmeliler.

Başta değinmiştik, bu iş resmi kurumların ayak sürümesi ile olacak iş değil. Menderes’te yapılacak bir çalışma dev boyutlarda projelendirmeyi gerektirir. Oysa rant alanı değildir, şov yapmaya müsait hiç değildir. Açılış seremonileriyle Başbakan ya da Bakan çağırıp gösteri yapamazsınız. Yani günlük politik gösterim değeri neredeyse sıfırdır.
Hal böyleyken iş başa düşüyor. Adını verdiğim odaların bir ya da bir kaçı bu işe öncülük eden çağrılar yapabilir, komisyon oluşturup platformlarda sorunu dile getiren çalışmalara girişebilirler.

***

Diğer seçenek, Menderes üzerinde kurulu coğrafya yerleşim alanlarının eylemliliği olabilir. Çivril’den başlayarak, Sarayköy’e kadar gelen bölüm üzerinde yerleşik ilçe, belde ve köyler bu duruma tepki verebilir. Ortak bir platformda sorunlar dile getirilip, resmi ya da gayri resmi düzeyde çözüm önerileri üzerine çalışma başlatılabilir.

***

Burada yazılanlar görünen ve ilk akla gelenler. Daha başka eylem planlaması nasıl, hangi araçlar ve kimlerle yapılabilir, zaman içinde ortaya çıkar. Ama hiç olmazsa ilk adım atılmalı.
Menderes için bir şey yapmalı, bir şey yapmalı. Ne zaman mı?
Hemen şimdi!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

cemal karabil   -  Bağlantı 25 Kasım 2013, 18:07

konunun önemini salt seçimler dolayısıyla ele almak değil ancak, HDP olarak sürekli gündemde tutmanın yollarını ve şehir merkezindede bunu aktive etmek gerektiğini düşünüyoruz.

cemal karabil   -  Bağlantı 25 Kasım 2013, 18:03

konuyu geniş bir platforma taşımanın anlamlı olacağını ve duyarlılık anlamında girişimde bulunubiliriz…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı