REKLAMI GEÇ

‘O SANDIK BURAYA KONACAK!’

13 Kasım 2013 Çarşamba

Fıkrayı bilirsiniz.
Çivril’in sandık hikayesio fıkranın diyaloglarınabenzemek üzere.
CHP İl yönetimi henüz resmi açıklama yapmadan merkezin aday belirleme yöntemi ‘dışarı’ sızıyor.

Bunu duyan Çivril Belediye Başkanı Hakkı Aslan ertesi günü yapılan resmi açıklamanın ardından Denizlihaber adına yapılan aramaya oldukça öfkeli bir çıkışla karşılık veriyor.
“Ben şimdi Ankara’ya gidiyorum. Böyle bir karar olamaz. Çivril’e o sandık konulmalı.”
Cuma akşam saatlerinde aldığımız bilgi, Başkan’ın CHP Genel Başkan Yardımcıları ile görüştüğünü doğruluyor.
İlk görüştüğü Adnan Keskin. Hem Keskin, hem de diğer yöneticilerden aldığı tepki, “Konuyu yeniden değerlendirir, gerekirse sandık koyarız” oluyor.

Biraz baştan savma yanıt olabilir mi? Ya da önceki yazımızda vurguladığımız gibi Denizli Milletvekili, Çivril kökenli CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Başkan Aslan’ın öfkesini sakinleştirmek için söylediği belirtilen “Başkan zaten anketlerde sen çıkacaksın” inadıyla kararı uygulamaya devam edebilir mi? İlerleyen günlerde göreceğiz.

Başkan Hakkı Aslan ile Ankara dönüşü yapılan görüşmeye verdiği yanıt, onun da aynı inatçılığında ısrar ettiğini gösteriyor. Kısmi bir umut tazelemesiyle dönen Başkan “Çivril’e sandık konacak” diyor. Bu bir temenni mi, yoksa alınmış bir söz mü, onu da göreceğiz.

ANKARA SEFERİNDEN SONRA
Hafta sonu oldukça hummalı bir kaynaşma içinde geçti Çivril. Yapılan değerlendirmelerle gelinen Pazartesi günü ise planlamaya geçildi. Üyelerle görüşmeler, Ankara’ya mesaj verecek eylem kararları ve son olarak akşam saatlerinde imza kampanyası sonrası Ankara’ya topluca ziyarette karar kılma.

“CHP’nin Çivril’deki kayıtlı üye sayısı 1300” diyor Başkan Aslan. “Ben atanmak istemiyorum, atanırsam da bu atamayı kabul etmeyeceğim. Benim derdim başkanlık değil, demokratik bir seçim kazanmak. 1973 yılından beri her seferinde zorla sandık koydurduk. Üzerinden tam kırk yıl geçti, hala bu işlerle uğraşıyoruz. Çivril bunu hak etmiyor.”

Başkan’ın akşam toplantısına katılan üye sayısını haberci arkadaşlar 400’ü aşkın olarak tespit ediyorlar. Bunların hepsinin imzacı olduğunu varsayabiliriz. İmza kampanyasının hafta sonuna kadar devam etmesi yönünde karar alınıyor. Kampanyanın başarısı ne olur, bunu da göreceğiz.

ÇİVRİL SANDIĞININ ÖNEMİ
Demokrasi bir müfredat dersi olarak okutulsa, sanırım ilk sınıfta çakan CHP olurdu. En azından şu seçim arifesinde bıraktıkları izlenim böyle.
Seçimler gelip erkenden kapıya dayanmış,
Adaylar kıyasıya bir yarış içinde,
Son bir yılda yaşanan toplumsal eylemlerin talepleri içinde demokrasi öncelikli hale gelmiş,
Söz söyleme, karar verme ve tercih belirleme konusunda iktidar partisi en küçük çatlak sese dahi tahammül göstermezken;

Yazının ritmini bozma pahasına son ayların Denizli’sinden birkaç örnekle devam edelim:
Denizli son on yıllardaki en katılımlı yürüyüşlerini Gezi Direnişi günlerinde yapıyor,
29 Ekim yürüyüşü yine olağanüstü kalabalık ve coşkulu geçiyor,

Toplumun neredeyse tüm kesimleri iktidarın kızlı-erkekli müdahalesine şiddetli protesto gösterileriyle karşı çıkıyor,
PAÜ öğrencileri doğrudan hedef gösterilmeyi sindiremeyip tüm ülkeye örnek olacak tepkiler veriyor,
Ortaöğretim okul öğrencileri, iktidarın sultasındaki törensi-ideolojik yöntemlere kesin olarak itiraz ediyor,
Öğrenci evleri basılıyor, gencecik insanlar utanmazca kızlı-erkekli tartışmasına kurban ediliyor,
10 Kasım törenlerine alışılmadık bir ilgi gösteriliyor…

Köylerde bile büyükçe Atatürk portrelerinin altına “andımız” yazılıp şehirlerarası yol güzergahlarına asılıyorken…
Son bir yıl içinde Denizli kaynayan kazan.
Ama tüm bu etkinlik, eylem ve protestoların ortak paydası iktidarın antidemokratik uygulamalarına dur demek. Demokrasinin ve adaletin gündelik yaşamdan koparılıp alındığı bir Türkiye profilinin Denizli yansıması da diyebiliriz.

DEMOKRATİK OLAN NE?
Hal Böyleyken…
Demokrasi ve cumhuriyet havarisi CHP demokratik olan-olmayan araçlar için kendi içinde pek alışıldık tartışmalarla zaman öldürüyor.
Denizli seçim tartışmalarında CHP’nin pozisyonu Çivril sandığının iki kulpunu paylaşmış karşıtların çatışması gibiyansısa da, sorun demokratik olan ve olmayan yöntemlere odaklanmış durumda.

Çivril’de temayül için ortaya konulacak sandık tek başına demokrasinin göstergesi veya uygulama alanı değil elbette. Çünkü ‘temayül yoklaması’ demokratik olanın iğdiş edilmiş halidir.
Ancak en azından ‘kamuoyu yoklaması’ diye adlandırılan ve hiçbir realitesi olmayan, hiçbir biçimde irade beyanı sayılamayacak bir yönteme terkedilecek kadar önemsiz de değil.

Suyun başındakilerin söz ve karar yetkisini tabana yayma, tabanda genişleyen tercihi dikkate alma aracı olarak temayül sandığının ehven-i şer olduğu söylenebilir.
Gönül ister ki, adaylıklar tam bir örgüt içi açık sayım sandık yöntemiyle belirlensin. Bu yöntemde sakıncalar olmasına karşın, demokrasiyi örgüt içinde işletmenin yaratacağı sinerji ve güç ancak böyle açığa çıkabilir. Üstelik demokrasiye böylesine ihtiyaç varken ve toplumsal yaşantının acil gündelik ihtiyacına dönüşmüşken!
Kısaca şöyle söyleyelim, bu gidişle Çivril sandığı CHP demokratlığının sınandığı önemli bir mihenk olacak.

NASIL OLMALI?
Bu sorunun yanıtını biz veremeyiz. En azından CHP ile hiçbir zaman organik ilişkisi olmamış benim gibilerin vermesi daha da zor.
Ama görüneni ifade etmek gerekirse, demokrasiyi özümsemiş, bunu ihtiyaç haline getirmiş ama gündelik hayatındaki çağdaş yaşam unsurları tek tek gaspedilmiş Türkiye toplumunda beklentilerin partisi haline gelen CHP; tam bu kritik aşamada kendi içindeki demokrasiye en çok yanıt vermesi gereken parti olması gerekirken… Aynı parti tahammülsüz,taşra zihniyetli merkez yöneticilerinin kendilerine yonttukları ‘demokrasinin’ kurbanı olmaya hala devam ediyorsa…

Antidemokratik görüntüyüşimdilik aşmanın tek yolu var:
Çaresiz, ‘o sandık Çivril’e konacak!’

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı