REKLAMI GEÇ

SAHİDEN VİCDANINIZ RAHAT MI VEKİL BEY?

9 Ocak 2015 Cuma

Birkaç hafa önce Meclis Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu tarafından 5 Ocak tarihine ertelenen karar sonrası yazımızı komisyon üyesi, AKP Denizli Milletvekili Bilal Uçar’dan açmış, “Vicdanı rahat mı?” diye sormuştuk.

Üzerinden yaklaşık 20 gün geçti. 5 Ocak geldi, karar açıklandı. Bizim tahminlerimiz yanılmadı ve ‘karar’ eski bakanların ‘Yüce Divan’a gitmelerine gerek yoktur’ şeklinde oy çokluğu ile alındı.

***

Karar sonrası günlerdir ortalıkta görünmeyen Uçar ortaya çıktı ve ilk demecini verdi. Bir gazetecinin, bizim hislerimize tercüman olan sorusuna yanıtı ise “Benim vicdanım rahat” şeklindeydi.

***

Kararın gerekçesini görmek için bekledik ve nihayet karar için AKP’li komisyon üyelerinin tutanaklara yansıyan görüşleri manşetlere düştü.

AKP’li komisyon üyeleri neredeyse aynı dili ortak bir metinden alıntılayıp demece dönüştürüyorlar. Aynı mantık silsilesi içinde başka bir cümle kurmaya dahi imkan tanımayan merkezi kararın emareleri satır arasında açıkça sırıtıyor. Tüm gerekçelerin bir başka ortak özelliği ise ‘bende kanaat oluşmadı’ ibaresi. Mevcut deliller, bir yıl içinde ortaya çıkan bulgu, bilgi ve belgeler, hukuka uygun ya da değil tapeler, ses kayıtları, saatler, kutular, kasalar, paralar… bunlardan söz eden yok. “Bende kanaat oluşmadı”, bitti.
İyi de tüm kamuoyunda oluşan kanaat ne olacak? Bu kanaatin arkasında milyonlarca insan var. Siz 9 vekil ‘bende bu kanaat hasıl oldu” derken, diğer yandan milyonlarca insanda oluşan aksi yöndeki kanaati nereye koyacaksınız, nasıl anlamlandıracaksınız?

***

Bu soruların aslında değeri yok. Çünkü eğer böyle bir kaygı taşınıyor olsaydı, verilen kararın arkasında dururken biraz yan durmaz, dimdik siper olurlardı. Oysa öyle mi? ‘oluşmayan kanaat’in sonrasında vicdanlar gerçekten o kadar rahat mı? Biz kuşkuluyuz. Denizlili vekil Bilal Uçar’ın gerekçelendirmesinden yola çıkarak, tutanak kayıtlarının arka planına tutulacak merceğin daha net biçimde bunu anlatabileceğini düşünüyorum.

***

Önce belirtelim, Bilal Uçar’ın görüşlerinden yansıyan tehlikeli bir yaklaşım, hukuku tek taraflı araçsallaştırmaktır. Adalet duygusunu hukuk tekniğine feda etmek ama karar verirken adalet kavramını kalkan haline getirmek. Yaklaşımı hukuk terim ve mantığı içinde göstermek ama hiçbir şey diyememek. Bunu da kendinden menkul görüşlermiş gibi sunmak!

***

Uçar diyor ki, “Birbiriyle ilgili olmayan, farklı tarihlerde işlendikleri iddia edilen, belgelerde gösterilen suçlar tek bir torbaya konularak belli bir günde operasyon düğmesine basıldı. İşlemiş olabilirler fiilleri, suçlu olabilirler, olmayabilirler ama…”

İşte hukuk tekniğini kötüye kullanımın bariz göstergesi. Sorun burada suçlu olup olmadıkları değil, elde edilen delillerin ve sürecin teknik olarak yasaya ne kadar uyduğu meselesi olarak sunuluyor. Ama karar verirken, adalet duygusuyla kanaat, vicdan devreye giriyor. ‘samimi sohbet ve görüşmeler’ kanaate dayanak teşkil ediyor.

Oysa yargılananlar sokakta hırsızlık yapanlar değil, ülke yönetmek üzere seçilmiş-seçtirilmiş ve Bakanlık yapmış kişiler. Menderes’in ‘odunları’ değilseler eğer, verilecek kararın, kararı verdirecek kanaatin ve kanaati oluşturacak verilerin hiç biri ama hiç biri hafifsenmemeliydi. Sonuna kadar gidilmeli, vebali yoksa eğer, buna yargı süreci karar vermeliydi.

***

Bir başka açıdan Uçar’ın görüşleri kafa karışıklığının, fikri olarak netleşememenin ifade edilişi olarak görülebilir. Buna Yunan ve (Latin kökenli)Fransız iki sözcüğü birleştirip ad koyalım, “hetero-idée!”
Hatırlayalım, “İşlemiş olabilirler fiilleri, suçlu olabilirler, olmayabilirler…”diyor Bilal Uçar.Verdiği kararın o kadar da arkasında duramamanın, biraz yan durmanın, siper olamayışın sözcüklere dökülmüş halidir bu.Ve belli ki hetero-idée halinin, kararından farklı ‘bastırılmış şüphenin’ dilde patlamış hali. Diğer yandan komisyonda yer alan kendi partisi üyelerinin önceden blok olarak verdiği belli olan karara uygun davranma çabası. Ama karara uymak için vicdanen zorlanması!

***

“Yolsuz Bakanların Yolunu Araştırma Komisyonu” üyesi Bilal Uçar “daha baştan bazı şeylerin planlı olduğu kanaati bende hasıl oldu” diyor. Bu itirafın arkasını biz dolduralım; “aslında komisyona falan gerek yoktu. Biz neyin ne olduğunu baştan biliyorduk. Nitekim kararımız da buna uygun oldu. Ama ayyuka çıkmış bir olayı da apaçık söndüremezdik, dostlar alışverişte görsün misali bir komisyon kararı ile işi çözdük. Muhalefeti de bu iş için tepe tepe kullandık.” Başka meali varsa Bilal Uçar çıkıp açıklasın. Açıklasın ki bizim de kendisine başka sorular sormak üzere fırsatımız olsun.

***

Sözü uzatmayalım ve Bilal Uçar’ı ‘hetero-idée’siyle baş başa bırakırken bir kez daha soralım;
Sahiden vicdanınız rahat mı Bilal Bey?
Meclis oylamasında da kararınıza uygun oy vereceğinizden emin misiniz

***

*Hetero-İdée:HeteroYunanca kökenli, farklı, aykırı anlamına geliyor. Latince İdea’dan dönüşmüş Fransızca İdée(fikir) ile bileşik kullanıldığında ise ‘farklı görüş’, ‘aykırı fikir’ ya da daha da zorlarsak ‘önsel olarak belirlenmiş kurallara uymayan düşünce’ anlamını elde edersiniz. Buradaki kullanımı ile Uçar’ın aslında partisinin aldığını düşündüğüm blok karara yeterince uyamayan gerekçelendirmesini ifade etmeyi pek yerinde anlatıyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Kaya Taşkesen   -  Bağlantı 10 Ocak 2015, 10:37

Bugün ülkede “Asıl bu dindarlardan korkmalıymış”düşüncesi ,insanların zihinlerine yerleşiyor İşte insanı kahreden budur..Yapıp ettiklerini din kılıfına saranların dinimize verdikleri zarar mümin vicdanları adeta buza kesmiştir. Hidayet Karaca

Kaya Taşkesen   -  Bağlantı 10 Ocak 2015, 10:32

Bu hukuksuzlukları yapanlar,İşleri bitince bir kenara atılıverilmiştir.Yaptıkları hukuksuz işlemlerin hesabını hem Hakka hem halka ve de adalete bir gün hesabını vereceklerini unutmamalılar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı