REKLAMI GEÇ

SİYASAL İKTİDARIN STRATEJİK DONANIM MALZEMESİ: “AKİL İNSANLAR”

13 Nisan 2013 Cumartesi

Yurdumun nihayet “akil insan” heyetine kavuştuğunu görmek ne mesut edici değil mi?

“Akil” sınıfına mensup olmak ayrıcalığı bir yana, biz tebaanın böyle bir ‘nimet’e kavuşmasına ve yurdumun bu ‘nimet’ tarafından danışıklı yönetilmesine şükretmek gerekmez mi?
***
Yazımızın başlığı aslında “hangi insan” olmalıydı.
“Hangi insan” sorusunu takip eden soru ise “kimin insanı” olabilir. En sonunda sorulacak soru da “hangi akıllı insan?”
***
Her şey birkaç yıl önce geliyorum demişti.
“Ulema” sıfatıyla birileri seçilmiş, o seçilenlerin ‘şeriati’ yetke ve sultası normatif olarak belirlenmiş, medyada çıkan birkaç ‘çatlak ses’ dışında pek bir itiraz vesilesi olmamıştı.
Anlaşılan yeterli olmamış. Ya da o ‘ulema’ taifesinin yetenek ve akil yeterliği konusundaki endişelerden ‘sürekli’ iktidarımız da huylanmış olmalı ki, yepyeni bir ‘paradigma’ geliştirip ‘akil adamlar’ planını devreye koymaya karar verdi.
***
Şimdi “akil insanlar” devri iktidarındayız.
Konu çok yeni, çok sıcak ve çok ham, yani işlenmemiş. Olgunlaşma evresine daha zaman var. Dolayısıyla bu akil adam taifesinin akibeti konusunda yazılıp çizilecekler ve söylenip konuşulacaklar için her iktidar müridinin söyleyecek sözü, verecek cevabı muhtemelen henüz vardır.
***
Bu seçime boyun eğip “yaa ben de demek akil insan mışım” nidalarıyla kendinden menkul kıymetinin farkına varacak olanlar için durum farklı tabi. Onlara sözümüz yok doğrusu. Gerçi içlerinde akil olmak yerine akıllı olmayı yeğleyip, “yok benden akil insan olmaz, olsa olsa yurdum insanı olur” mealinden teklifi reddedenler olmadı değil. Onlara belki bir çift sözümüz olabilir ama şimdi sırası değil. Zaten taifenin sayısı da bir elin beş parmağını geçmiyor. Sözünü etmeye değer mi?
***
Sözünü etmeye hem değer hem değmez.
TDK Büyük Sözlük’e bakarsanız, ‘akil’ olmak ile ‘akıllı’ olmak aynı şey. Aynı kurumun Güncel Sözlük ve Kişi Adları Sözlüğü’nde benzer tanımlar var.
Oysa Arapça kökenli olan ‘Akil’ sözcüğü sadece akıllı olmakla eş anlamlı düşünüldüğünde, bizim ‘akil’lerin durumu sıradanlaşıyor. Çünkü göreceli bir durum olan ‘akıllı olmak hali’ neye, kime, nerede ve ne için gibi sorularla verilecek yanıtlarla giderek belirsiz bir tarife dönüşüyor. Bu tarife göre ise bizim ‘akil’lerin durumu belirli bir konumda ikame edilmişlere verilmiş paye olmaktan öte gitmiyor.
***
Akıllı insan önce kendi akli melekelerini kendi iradesine göre kullanandır. Çevresel etkileri en aza indirgeyen, bağımsız düşünme yetisiyle kendi kararlarını kendi zekasının algılarına göre alma yeterliğine ulaşmış olma durumudur. Olgunluk, sağduyu, bilgelik, kendine yeterlilik vb. bu durumun dışında ve başka meziyetler olarak düşünülebilir.
***
Arapça’dan devşirilen ‘akil’lik halinin çağrışımları ise daha geniş bir yelpazeye yayılıyor. Zeki, bilge, danışılan, etkili, yönlendirici; bunların yanında düşünce ve önerileriyle huzur veren, çözüm öneren, öne sürdüğü görüş ve düşüncelerle toplumsal karar mekanizmalarında rol oynayan bir ‘yüksek görevli’ pozisyonu bu akilliğin kapsama alanı dolduruyor.
***
Yukarıda saydığımız nitelikler her zeki insanda bulunabilir mi? Buna evet demek oldukça zor. Bizim akillerde ise hemen hemen hiç görünmüyor. Neden mi?
Bir: Akil insan kendini bilir. Ne kadar akıllı olduğunu, neyi nereye kadar başaracağını kestirir. Öngörüsü güçlüdür. Kendi konumu ile seçilip konumlandırılışı arasındaki çelişkiyi hemen farkeder.
İki: Bu akillik görevlendirmesinin arka planında ne dümenler döndüğüne dair bir fikri oluşur. Bu tür oldu-bittilere daha kuşkucu yaklaşır.
Üç: Sorunu yalnızca Kürt halkının özgürlük alanı çözümü çerçevesinde siyasi iktidarın bekası olarak gören hükümet seçiminin kıskacına hapsetmez. Bunu gördüğü anda kendi koşullarını öne sürer ve o koşullar çerçevesinde kabullerini belirler.
Dört: ‘Akil insan’ olmayı reddedenlere kulak verir. Neden ve hangi gerekçelerle buna itiraz ettiklerini sorgular. Kendi konumlandırılış biçiminin muhasebesini yapar.
***
Burada zafer kazanan hükümet olmuştur.
Geçmişten bu güne, ne mücadelelerin çemberinden geçmiş insanların isimlerine rastlıyoruz seçilen ‘akiller’ içinde. Kimine saygı duyduk, kimine öfke. Kimini yadsıdık, kimini kabul eyledik, kimini de sürgün. Ama gün o gün değil. Gün, 2023 hedefinde kendi ideolojisinin paradigmasına uygun projelerle uzun bir yol haritası çizen iktidarın günü.
***
Stratejisini Machievelli’ye rahmet okutacak cinsten pragmatist yöntemlerle oluşturan bir siyasal erkin donanım malzemesine dönüşmek böyle olsa gerek.
Kerameti kendinden menkul ‘bilge’ yurttaşlarımızın siyasal iktidarın sopası altındaki yol göstericiliği, bir kez daha yurdumuz ve halkımız adına hayırlara vesile olsun!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Mert   -  Bağlantı 14 Nisan 2013, 01:15

AKP nin Propagandasini yapanlar, kendi kisilikleriyle oynayanlar, kendileri aslinda AKP nin kuklasi olmuslardir farkinda bile degiller, ilerde görecekler nerelere getirildiklerini kendileri görecekler, ne demisler bir Musibet Bin Nasihata bedelmis

emine tascatan   -  Bağlantı 13 Nisan 2013, 11:25

Kimlerden kimin icin hayirlara vesile olacak bir beklentiyle okurlarinizi yönlendiriyorsunuz ? Uyanin ninnilerin sekli degisti demek varken… Selamlarimla.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı