REKLAMI GEÇ

TAŞ BİNALAR KİMİ MUTSUZ EDİYOR?

9 Aralık 2013 Pazartesi

Taş binalar tartışması yeniden gündemde.
Denizli Endüstri Meslek Lisesine ait binalar yeni valilik binası yapımı öncesinde boşaltılıp işlevsizleştirilmişti. Ardından kaderine terk edilen avcı kulübesi gibi önce camı çerçevesi indirildi, kapıları söküldü, sonra iç mekanları dağıtıldı.
Giderek dış cephe görüntüsü öyle ustalıkla düzenlendi ki, yaz aylarında Hüseyin Altın’ın Valilik önüne yerleştirilen heykel töreninde dikkat kesildim, görenin sanki “bu harabenin burada işi ne” tepkisini sağlamak için elden gelen yapılmıştı.

Konu hassas. Üstelik tek boyutlu değil. Önce Cumhuriyet dönemi yapısı özelliği öne çıkarılıyor. Henüz yaşayan birkaç kuşağın eğitim aldığı, o eğitim günlerini hüzünle andığı nostaljik hatıra sahipleri yapıya ilgi gösterenlerin asıl kitlesini oluşturuyor.

BU NEYİN İRONİSİ?
Bir başka boyutu kentin eski yapılara gösterdiği özensizliğin son örneği olması. Aynı parsel adaları içinde sayalım; Ulu Cami bir geceyarısı operasyonuyla yolcu edildi. Kiminle? İktidar Partisine geçip, “Tabiat Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu”na üye olan önceki belediye başkanlarından Ali Aygören ile! Tarihin mi, iktidarın mı bilinmez, ironi işte.

SIRA HANGİ YAPIDA?
Kız Meslek Lisesi’nin yaz aylarına doğru, insanların kentten elini ayağını çektiği bir Cumartesi günü derdestle yıkılmasını karşı binalardan birinin çatısından dehşetle izlemiştim. İkinci Büyük Savaş sonrası İtalya’sının yeniden inşasını işleyen filmlerde gördüğüm yıkım sahnelerini andırıyordu. Aynı günlerde Vali Erkmen, “Endüstri Meslek Lisesi taş binaları yıkılmayacak” türü inanmadığı garantileri demeç olarak veriyordu. Suyunun ısınıp, yolcu olduğunu bildiğinden ‘bol kese’ vadetmenin sakıncası olmadığını daha o günlerde biliyor olmalıydı.

Eski Valilik binası yıkılır mı, yıkılmaz mı tartışması yine o günlerde gündeme geldi. Uzunca zaman tartışıldı. Eskisiyle, mevcuduyla Mimarlar Odası başta olmak üzere İl Koordinasyon Kurulu tartışmaya katıldı. Cengiz Bektaş’ın el yazısı “yıkıla” raporuna ortalıkta epey el ense çekildi. Sonunda konu soğutuldu, Valilik binasına dokunan olmadı, hala da dokunan yok gibi görünüyor. Yeni MİT’sel işlevi çok önemli olmasa da binanın İmece değeri konusunda çoğu insan hemfikir.

Artık sıra hangi yapılara gelmeliydi? Gazi İlkokulu da aynı adalar bölgesinde. Ama okulun hem işlevi, hem tarihsel kimliği ve hem de estetik özellikleri yıkma konusunu kolayca telaffuz etmeye pek elvermiyor. Olmaz mı? Neden olmasın ama sanırım sıranın henüz gelmediği düşünülebilir.

O halde üzerinde bunca çalışılmış, gözden düşürülmüş, ucube bir Valilik yapısı ile bertaraf edilmiş taş binalar, hedef almak için en uygun mekanları oluşturuyordu.
Atatürk Etnografya Müzesi ve Beylikler döneminden kalma hamam yapısına şimdilik söz eden yok.

VALİ’NİN ÇİLESİ ZEYBEKCİ’NİN DÜŞÜ
Biraz geriye dönelim. Kız Meslek Lisesi yıkımı için o günlerde yazdığım gazetedeki köşede, “Vali’nin Çilesi Zeybekci’nin Düşü” demiştim. Konu Kız Meslek Lisesi’nin yıkım kararının uygulanmasıydı:
“Bu işte bit yeniği var mı, eğer varsa nerede aramalı? Sorun sadece bir Valilik tasarrufu mudur? Eğer Denizli’de son yıllarda devam ve Belediye Başkanı Zeybekci’nin sık sık telaffuz ettiği Valilik bölgesi düzenleme projeleri hatırlanırsa, konu bir kent valisinin tasarrufu olmaktan çok öte bir eylem olarak karşımıza çıkmaktadır…Vali’nin Çilesi, aslında Zeybekci’nin‘Düşü’dür.”

Konuya biraz da anılar, belgeler ve ilgililer çerçevesinde bakmaya çalışalım.
İlk görüştüğüm, Aydın Bölge Koruma Kurulu’nun eski üyelerinden birisiydi. Son kararın altında imzası yok. Ancak konuya vakıf. “Binaların tarihi değeri yok. Cumhuriyet dönemi yapı karakteristiği taşıdığı da söylenemez. Zaten ellili yılların hemen başında inşa edilmiş. Tümüyle taş yapı da değil. Taşıyıcı sistem betonarme. O nedenle korumaya değer anıtsal özellikte değil.” Burada unutulan ve üzerinde durulmayan ne, ona sonra geleceğiz.

CELAL ŞİMŞEK NE DÜŞÜNÜYOR?
Aydın Koruma Kurulunda halen başkanlık görevini sürdüren Prof.Celal Şimşek kararın altında imzası olanlardan biri. Asıl muhatabımızın o olması gerekiyor.
Celal Hoca ile orta uzunlukta görüşmenin notları: “Endüstri Meslek Lisesi binaları ile ilgili olarak daha önce aldığımız bir karar vardı. Demiştik ki, “bu yapılar Atatürk Etnografya Müzesi koruma grubu içinde yer alıyor. Dolayısıyla kurula danışmadan ve karar çıkmadan yıkmayın.” Sonraki dönemlerde Kurula taş binaların tescili için farklı biçimlerde başvurular oldu. Biz de 6 Aralık 2013 günü yeniden inceleme yaptık. Kurulda sanat tarihçisi, şehir plancısı, mimar, hukukçu ve arkeologlar var. Toplam yedi kişilik farklı meslek sahiplerinden oluşuyor. Mevcut konuda karar almak için asıl görüşüne ihtiyaç olan mimar ve sanat tarihçisidir. Tarihi yapı olsaydı benim görüşüm öne çıkardı.

Orada Mimarlar Odası adına Cüneyt Zeytinci de vardı. Mimar kurul üyesinin saptamasına göre binalar karkas, betonarme direkler arasına taş dolgu olarak inşa edilmişti ve klasik taş yapı özelliklerine sahip değildi. Sanat tarihçisi kurul üyesi Saim (Cirtil) Hoca ise yapının estetik bir sanat değerine haiz olmadığı görüşüne sahipti. 1945-52 yılları arasında inşa edilmişti ve Cumhuriyetin anıtsal yapılarının karakteristiğinde değildi. Mesela bir Etnografya Müzesi ile karşılaştıramazsınız. Yapı tekniği, estetik düzenlemesi, işlevsel özellikleri ile bütün olarak düşünüldüğünde 1930’lu yılların klasik Cumhuriyet yapılarına da uygun değildi. Tescile değer olmadığına karar verdik. Ama bu bizim yıkım kararı verdiğimiz anlamına gelmemeli. Dediğim gibi yapılan müracaatları değerlendirdik ve tescil edilmesi kararına gerek olmadığı sonucuna vardık.”

Celal Şimşek’in görüşü önemli. Bir yandan Aydın Koruma Kurulu Başkanlığını yapıyor, diğer yandan PAÜ’de Arkeoloji Bölüm Başkanlığı görevini sürdürüyor, ayrıca Laodikeia antik kentinde kazı başkanlığını yürütüyor. Tüm bu makamlar, onu aslında şehrin anıtsal yapılarının korunması, tescili, restorasyonu vb. kararları konusunda merkeze yerleştiriyor. Haliyle gerek Valilik ve İl Özel İdaresi, gerekse Denizli Belediyesi’nin bu konuda yapacağı girişimlere doğal danışman oluyor. Zaten pratikte bu her aşamada gözleniyor.

Hocanın kişisel görüşünü anlamaya çalışıyorum. Birkaç ay önce yaptığımız söyleşide sorduğum bir soruya verdiği yanıt, onun bakış açısına dair genel bir kanaat veriyor. Zaten son yaptığımız görüşmede de bunu teyit eden cümleler kuruyor.

Celal Şimşek’e göre Denizli bir trend yakaladı. Şehrin gelişmesi için pek çok olanak hazır durumda. Bu aşamada onlarca yıldan beri kanayan yara haline gelen müze meselesi çözüm için en uygun zemine sahip. Sonuçta yapılacak olan yapı bir rant alanı değil, kamu yapısı olarak hizmet verecek. Çevre düzenlemesi ve mimari estetiği ile şehrin kültürüne zenginlik katacak. Kentin gelişme eğrisi içinde turizmin öne çıktığı bu aşamada müzeyi yapıp hizmete açmak oldukça önemli bir eksiğin ortadan kaldırılmasını sağlayacak.

Hoca bu minvalde düşünüyorken, olayın tüzel kişiliğe haiz örgütlü tarafları neler düşünüyor? Vali Demir’in yaklaşımı ne, Müze projesi nasıl bir çalışma, Bunlara benzer diğer soruları yarın ele alalım.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

ibrahim karabatak   -  Bağlantı 9 Aralık 2013, 12:37

bu binaların ne estetiği var ne de tarihi bir özelliği.sanki belediye taş binalara karşı bir hava yaratılmak isteniyor.eski un fabrikası yeni restore edilen iktisat fabrikası var.çınarda ara sokakta harabe haline gelen eski tarihi bir bina var.bunlar neden gündeme gelmiyor

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı