REKLAMI GEÇ

Tayyip Erdoğan’ın Almanya Ziyareti: DE-JA-VU

27 Mayıs 2014 Salı

Başbakan Erdoğan geçen hafta gerçekleştirdiği Almanya ziyaretinde oldukça ilginç bir konuşmacı profili çizdi.

Türkiye’de başka, Almanya’da başka olan bu konuşan adamın tipik özelliği, kanımca Alman yurttaşların hiç de yabancı olmadıkları bir profile denk düşüyor olmalı.
Burada esip gürleyen, Alman Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve eyalet bakanlarına ağzına geleni söyleyen, her fırsatta azarlayan Erdoğan, ne hikmetse Almanya’daki Arena toplantısında tümüyle ağız değiştirdi.
Merkel’i protesto etmeye dönük ıslık ve yuhalamaları eliyle susturan Erdoğan, Merkel’e ve Alman yönetimine içten teşekkürlerini sundu. Onların ülkesinde konuşuyor olmanın ölçülü retoriği midir bilinmez, esip gürleyen Erdoğan’ın yerini klasik diplomatlara özgü bir Erdoğan almıştı.

***

Alman mentalitesi üreticidir. Felsefik derinliği kolay yakalar. Felsefe ve psikoloji arasında çok boyutlu ilişki kurmayı keşfeden bilim/eylem insanlarının ülkesidir. Hegel’in, Marks’ın, Freud’un, Nietzsche’nin, Kant’ın ve diğerlerinin ülkesi.

Bu yüzden olsa gerek, Erdoğan henüz Almanya yollarına düşmeden hazırlanmış BILD nüshalarının kapağını, alegorik bir ironi ile hazırlanmış ‘Hitler Erdoğan’ kurgusu süslemişti. Uzun zamandır görünenin, bizim de yıllardır yazıp çizdiğimiz Erdoğan karakterinin en saf haliyle özeti!
Bir zamanlar, Avrupa Birliği rüyalarını Almanya üzerinden politikalarla sürdüren güzel ülkemiz halklarının geldiği hazin son!

***

Oysa 21.yüzyıl liberalizminin ‘asar-ı atika Müzesi’ne çoktan gönderdiği bir tiplojiyi temsil eder Erdoğan. Başta Alman halkı olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesindeki halkların diktatörleriyle aynı ‘mezarlık’ta yeri çoktan ayrılmıştır.

Bu bir temenni değil, gerçek. Demokrasi, Cumhuriyet ve özgürlük kavramı İ.Ö 1.yüzyıldan, Roma İmparatoru Augustus’tan bu yana hep aynı kuralların, ilkelerin ve anlayışın izini sürmüştür. Klasik Roma seçkinler hukukunun adalet anlayışı bu kavramlara rehberlik eden temeli oluşturur. Şimdiki liberal kapitalist yönetim politikalarının ekseni de aynı yönde dönmüştür ve dönmeye devam etmektedir. Bunu kendi lehine değiştirme denemesi, ancak popülist politikalarla ömür tamamlayan siyasal yönetim anlayışlarının tercihi olmuştur. Bunun diğer adı ‘günü kurtama’dır.

***

Erdoğan Almanya’da günü kurtarma politikalarının son dönemde yürümeyen çarklarına hareket sağlamak istemişse de, Alman halkı buna izin vermemiştir. Önce Başbakan düzeyinde görüşme randevusunun olmaması, ardından basın ve kamuoyunun tepkisi, son olarak yüzbinlere varan sokak protestolarına muhatap olması bunun göstergesidir.

***

Almanya’daki ‘konuşan adam Erdoğan’ işte böyle bir profil sergilemiştir. Alman halkının 1930’ların başından beri yabancı olmadığı bir hitabetin vücut bulmuş hali.
Buna Alman DE-JA-VU’su desek yanılmış olur muyuz?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

elvan   -  Bağlantı 27 Mayıs 2014, 20:23

kusura bakmayın ama konuşmayı tam dinlememişsiniz.sırf başbakanı karalamak için yazı yazmayın lütfen.gerekli yerlere söylenecekleri söyledi zaten.ha kılıçdaroğlu efendi gibi gidip kendi vatanını şikayet etmedi en azından.bilmem anlatabildimmi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı