REKLAMI GEÇ

Hulusi Oral’ın ‘çilesi’

8 Temmuz 2016 Cuma

Kentin sanatçısına verdiği örnekler üzerinden muhtelif zamanlarda yazdığımız yazılara başka bir ek yapalım.

Elimizde tavan arasından çıkmış bir resim var. 1952 tarihli eser epey yıpranmış. Bir parça restorasyonla kısmen toparlanmış ve şimdilerde güzel bir çerçeve içinde huzurla asılı olduğu duvarı süslüyor.

***
Sanatçı olarak imzasını atan Besim Yazıcı üzerine birkaç kelime edip tanımaya çalışalım.

yasar-tok-kultur-kose-son
1919 yılında Denizli’de doğdu. İlk ve Ortaokulu Denizli’de bitirdi.1939 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisine kaydoldu. Okul yılları boyunca İbrahim Çallı’nın öğrenci ve hemşehrisi olarak eğitimini sürdürdü. Yüksek Resim Şubesinden 1947 yılında mezun oldu. Askerliği sonrası Denizli’de ‘Resim Yardımcı Öğretmeni’ unvanı ile başlayan öğretmenlik hayatı, yine 1973 yılında Denizli Lisesi’nden emekli oluşuna kadar sürdü. İlk ve tek resim sergisini Denizli’de 1950 yılında açan Besim Hoca sağlığında başka sergi açmadı.

Ölümünün üzerinden 18 yıl geçtikten sonra, kentin o zamanki Kültür Müdürü Özden Çandır, Besim Yazıcı resimlerinden oluşan bir sergiyi organize edip Denizli Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde açılmasını sağladı.

Besim Yazıcı profili bu. Tamamlayıcı daha başka öyküler de var. Mesela Yaşar Çallı’yı henüz çocukluğunda dedesi İbrahim Çallı’ya götürüp tanıştırması, ya da Çaybaşı Camisinin tavan süslemeleri gibi. Ama o öykülere de zamanı geldiğinde değineceğiz.

***
Dönelim resmimize.

Mukavva üzerine yağlıboya, 70×90 ebatlarında, orta boy bir tablo.

Portredeki kişi, dönemin CHP milletvekili. 1946 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili seçilen Hulusi Oral, sonraki dönem seçilemiyor. Ancak o ilk dönem yetiyor. Nitekim sonraki dönemlerde oğlu Hüdai Oral beş dönem boyunca mecliste yer alırken, onu takip eden Haşim Oral 2002 de meclise giriyor.

yasar-tok-kultur-kose-ilk
Oralların evi olarak bilinen, Candoğan Parkı’nın karşı çaprazındaki A. Cevdet Şemsioğlu Sokaktaki eski yapı hala yerinde. On yıllardır yıkılmaya bırakıldığı her halinden belli terk edilmişliği ve korumasızlığına rağmen direniyor.

Hulusi Oral’ın Besim Yazıcı tarafından 1952 yılında yapılan portre tablosu işte o evin çatı katında bulundu. Başka eşyalar ve tablolar ile birlikte, üstüne kırık-bozuk eski ev eşyaları yığılmış halde!

***
Gelelim sadede.

Resim tarihi bir döneme ve kent için önemli birine tanıklık ederken, onun sonradan reva görüldüğü muameleye ne demeli? Söz konusu evin ne zaman boşaltıldığı ve kullanımına son verildiğini bilmiyorum. Ancak en azından 30 yıl kadar var. En iyimser olasılıkla tablo da evin kaderine ortak olup, 30 yıldan beri o tavan arasında çile çekmiş olmalı.

yasar-tok-kultur-kose-catlak
Sanatı sevmeyebilirsiniz, elinizin altındaki bir tablonun ‘dekoratif durmadığını’ düşünüp duvarınızdan kaldırabilirsiniz veya tablodaki figürün, peyzajın, naturmortun sizi ‘açmadığını’ söyleyebilirsiniz, ya da o ebeveyn için iyi duygular beslemeyebilirsiniz. Tüm bunlar anlaşılabilir insanı duygu ve sosyal tepki içeren doğal şeylerdir.

Ancak, hiçbir tablo, öznesi ne/kim olursa olsun sizin bu duygu ve düşünceleriniz sonucu tavan arasında çeyrek asırlık bir sürgünü hak etmez.
Kaldı ki, sorun sadece bu ya da benzeri vefasızlıklar da değil.

yasar-tok-kultur-kose-imza
Denizli’nin kent merkezinde, sorarım size kaç tane mimari özellikleri öne çıkan eski yapı kaldı? İki elin parmaklarına ulaşır diyen beri gelsin. Bu yapılardan göz önünde ve bilinir olan kaçını sayabilirsiniz? En başta her halde “Hulusi Oral Evi”ni listelersiniz. Çünkü klasik cumbası, çatı sistemi, giriş üslubu, ahşap dokusu ve duvarlarıyla kendine özgü bir yapı sergiler. Peki, bu yapı neden korumaya dönük bir restorasyondan geçmez? Bir gece yarısı çürümüş temelleri üzerine yıkılması veya herhangi bir sebeple çıkacak yangında kül olmasına talihsizlik deyip geçiştirecek miyiz? Çoğu kez duyuyoruz, mirasçılar yüzünden ev bu halde diye. Ne kadar doğru bilinmez ama şimdiki harap haline göz yumanların başında onların geldiği varsayılıyor. İster istemez gözler o mirasçıların üzerinde.

***
Yaptığımız çıkarım şu;

Denizli kent merkezinde, Hüdai Oral evinin bu halde kalmasına göz yuman veya ses çıkarmayanlar için Besim Yazıcı imzalı bir Hulusi Oral tablosunun tavan arasında yıllanmış olmasının hiçbir önemi olmamalı. Öyle olmalı ki, arkasını ne arayan ne de soran var. Eminim çoğunun bu tablonun varlığından bile haberi yoktur.

***
Kent, Sanat, Kültür… Demiştik değil mi?

Bir gecede büyümüş bir kentin ‘kentsoylu burjuva kültürünü temsil eden sosyal demokrat’ kökenli ‘eşraf’ üyesinin kent belleği açısından kayda değer yapısı bu kadar yalnız bırakılıyorsa, seçilmiş herhangi bir muhafazakarın bir gecede Ulucami’yi yer ile yeksan etme cesaretine çok şaşmamalı.

Yorumlar

Fikret   -  Bağlantı 14 Şubat 2018, 20:03

Alkış, alkış..
Tebrikler..

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı