BAĞIRSAM SESİMİ DUYAR MISINIZ DUVARLARIN ALTINDA!
CÜMLEYİ KUR AT DENİZE, BALIK BİLMEZSE…
KENDİMİ AĞLATABİLİRİM İSTERSEM
BİR SOLUKTA OKUMA BENİ
YEŞİLÇAM BİZİM MAHALLE
Ben çocukken, siyah-beyaz dedem vardı benim. Koca göbekli, formika saçlı Telefunken ekranın içinden, bütün sevgisini bu iki rengin ışıltısıyla gönderirdi bana. İki buzdan sarkıt gibi yanaklarını işaret eden bıyıklarını yavaş yavaş burarken, düşünceli ama sevecen bakışlarını gözlerime indirirdi. Kucağına oturan çocukları kıskanırdım deli gibi. Ben de oturabilsem
KÜSMEK ESNEKLİKTİR
“Ben sana küstüm, boz!” İşaret ve orta parmak çapraz yapılır, karşındakinin gözüne uzatılır. Kesin, kararlı, net bir yüz ifadesini, sola doğru çevrilip hafif yukarı kalkmış bir baş ve omuzlar kapı gibi destekler. Muhatap bunu hak ettiğini bilir ve gözleri çapraz parmaklarda, omuzlar aşağı doğru, ağlamaklı bir bakış
GALİBİYET
Muhasebe yapılıyor değil mi, her yılbaşında? Aldım, verdim ben seni yendim. Evet ben seni yendim ikibinondokuz. Çok gol yedim kaleme gerçi, çok kaybettim belki! Misal; Bir dünya güzeli anne Bir çimen gözlü kedi Bir baba yarısı Bir dayı Hatırı sayılır miktarda eş, dost, ahbap Bir tutam güven
AYDA BİR ÖLÇEK İSTANBUL
Hayatın sırtıma yüklenmekten bıkmasından mı, uğraşacak başka birilerini bulup beni unutmasından mı bilmem, bir süredir beni rahat bırakıyor. Bazen bahtımın elmasını kızartıp ödüllendirerek, bazen yüreğimin dibinde ölümlendirip hançerle kazıyarak, omzumdaki yüklerin bir kısmını aldı ömür denen üç uzun gün. Hançerin izi kalıcı, içimden bakınca hep görünüyor, estetik
KALBİ SAKAT OLMASIN YETER!
“Engelliğin bir hayırseverlik meselesi olduğuna ilişkin yanlış inanış, engelli kişilerle ilgili önyargıların altında yatan nedendir.” Etiyopyalı insan hakları avukatı, kör bir avukat Yetnebersh Nigussie bunları söyleyen. 5 yaşında kör olması ve 7 yaşına kadar imkânsızlıktan doktora gidememesi, çocuk yaşta evlenmesine engel olmuş ve annesi ve ninesinin gayretleriyle
“YAZ KIZIM…”
“….. Kim bilir ölüm bir çilenin sona ermesi Belki güzeldir, şu sefil dünyaya boş gözlerle bakmak Ne çare ki sen varsın, o dünyada sen varsın Benim korkum ölüm değil, seni yalnız bırakmak.” Dedi belki adamın biri Ümit Yaşar’ı yanlış anlayarak, yanında götürdü gitti tüm sevdiklerini. Yani kadınını
YER ÇEKİMİNDEN ÖTÜRÜ BU DÜNYADAYSAK, BOŞVER!
İstanbul oğlum demek. Onunla birlikte yorulmak, yorulduğundan zevk almak demek. Geniş kalçalı, geçkince, yine de hala güzel yosmanın eteğinde savrulmak demek. Daracık, köhne, yıkılmadım ayaktayım sokaklara gizlenmiş salaş bir kahvehanede, dünyanın en güzel kahvesini içmek demek. Tarihi okumak değil, yaşamak demek. Beton çirkinliğin kırdığı kalbini, Kız Kulesi’nde
HÜZÜN ZAMAN ZAMAN
İşveli Yaz’ın, çimen gözlerini süze süze, kıvrak kalçalarını sallaya sallaya, kadir bilmez küstahlığıyla terk edişine içlenmiş dalgalar, hırçın öfkelerini sahili döverek kusuyorlardı. Yalnızlık bir durum değil hissediştir aslında lâkin, şimdi onlar için aynı zamanda durumdu. Bu şuh kahkahalı, kalabalık gönüllü şıllık, giderken sokak süpürgesi gibi ne var
Yazarımız Aylin Müftüler’in annesi son yolculuğuna uğurlandı
Gazetemiz kültür sanat yazarı Aylin Müftüler’in annesi Aysel Müftüler, düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Yazarımız Aylin Müftüler annesini kaybetti
Gazetemiz kültür sanat yazarı arkadaşımız Aylin Müftüler’in annesi Aysel Müftüler, uzun zamandır devam eden rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü Denizli Devlet Hastanesi’nde bugün sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. Ailesi ve sevenlerinin başı sağ olsun.
GÖZ HİZASINDA
Günlerden 1 Eylül Pazar günü. Ben, bana insanlığımın masum yüzünü öğreten, ilk göz ağrım minik Efes’imin yokluğuna alışmaya çalışmaktayım. Ev sessiz, tüplerce tüy dökücü krem boşaltmışsın gibi evde bir tek tüy yok, ama kremin acısı hepimizin yüreğini yakıyor. Sokak kapısını her açışımda önüme kıvrılıp “sev beni” diyecek
PULITZER ÖDÜLÜ
Ne yaptın sen kardeşim !!! Nasılsın, mutlu musun? Kaç beğeni aldı o buraların en hızlı parmaklarıyla çektiğin video? Kaç kişi izlemiş diye bakmışsındır illaki, her bakışında gözlerini kaçırdın mı o yardım isteyen gözlerden? Kulakların kaç milyon kere duydu o çığlığı ve duymamak için kaç milyon kere kapattın
EFES’SİZ HAYAT, NEFESİ EKSİK HAYAT…
Küçük Prensim, Efesim, neşeli nefesimi kopardı vicdansız, zehirli eller. İnsan siluetinde ruhsuz gölge bedenler, yatacak yeriniz yok cehennemde bile!!! Ateşiniz benden olsun … Minik oğlum, seni koruyamadım lanetli ellerden, çok üzgünüm, gözümün gölünde boğulsunlar… Küçük neşem; Hayatımın 365 gününü şenlendirdin. Evimin bereketi, hepimizin yaşama sevinci oldun. Okşanarak
YEŞİLE SERENAT
Ben ağaç tepelerinde büyüdüm. Maymun gibi tırmanırdım, lakin maymun gibi inemezdim. Kalırdım öyle bir süre. Sonra avazım çıktığı kadar bağırırdım ; “Babaaa inemiyoooom !!” Babam, hayatta da her zaman yaptığı gibi merdiveni dayar, elimden tutup indirirdi beni ve her seferinde şunu söylerdi; “İnemeyeceğin ağaca tırmanmayacaksın!” Ben hep
ULTRA HER ŞEY DAHİL!
Ben çocukken, yani eskiden, yani sevginin yerini para, itibarın yerini gösteriş almamışken, sevinçler el ele çoğaltılıp hüzünler el ele azaltılırken düğünler de başkaydı cenazeler de… Çeyizler dost, akraba, komşu elinden çıkardı, bütün hazırlıkların yorgunluğu, komşu elinden bir bardak sıcacık çayla atılırdı. Düğüne gelen altınıyla değil, yüreğiyle gelirdi.