REKLAMI GEÇ

ÇOCUK VE AZ

2 Mayıs 2017 Salı

….. Mızraklar ve göğün kapısından sorgusuz sualsiz geçen oklar savaşı tanımlayamayan çocukların gözlerinde bir dehşet duygusu yaratarak toprağa saplanıyor.

….. Savaş denilen kötücül ejderha yaşayan çocukların gövdesindeki kanı damarlarından söküp akıtmasının da ötesinde henüz doğmamış çocuklar üzerinde de ürkütücü bir duyum yaratarak dünyayı lanetli bir kan kızılına dönüştürüyor.

….. İşte böyle denize doğru yaklaşıyoruz…

….. Artık kendi yarattığımız ve hepimizin evlerinde büyüttüğümüz dehşet biz çıldırmış modern insanlığın en ilkel dürtüsüdür.

….. Denize yaklaşıyoruz hızla…

….. Yakında gömülecek bir karış toprağımız dahi olmayacak…

….. Denizi içeceğiz ciğerlerimiz patlayana dek…

….. Kamalar ve kapıların göğünden sorgusuz sualsiz geçen çoklar yaşamı tanımlayamayan çocukların ruhlarında bir azlık duygusu yaratarak onları büyütmeden öldürüyor.

….. Tanrım, ne kadar güzel öldürüyorsun…!
***
Sokaklarda karşımıza çıkan Suriyeli çocuklar kimsede bir travma yaratmıyor mu acaba? Yoksa bu sadece bana özgü bir travma mı?

Dilenen yarı Türkçeleriyle o bezgin o yoksul o ezilmiş gözlerinin içine bürümüş öfke ve ıssızlık…

Bunlar biraz da yasal yollarla buralara ulaşıp denizlerde boğulmama şansı yakalamış olanlar kuşkusuz. Ya koca Akdeniz’in sularını minicik gövdesine sığdırmaya çalışan o erken gidici çocuklar, o canlarını avucuna kayıtsızca sığdırmış ana, baba…!

Siyasetin en ilkel, en çirkef, en zavallı çağını tanıklık ediyor kalplerimiz…

Oysa hiçbir yeraltı, yerüstü kaynak, hiçbir etnik köken, hiçbir siyasal çıkar, canlının yaşam hakkından üstün olamaz. Tanrı, doğayla bahşettiği tüm evreni bizlere eşit ve karşılıksız paylaşalım diye sunmamış mıydı yoksa?

Ama elçileri, bizleri yönetiyoruz diyen çıkarcı dünya politikacıları, sokaklarımızda dilenci olarak karşımıza çıkan çocuklarla her gün ve her an bizleri bir vicdan komasına sokmayı başarıyor.

Ve anlaşılıyor ki bundan hiçbir kamu vicdanı sızlamıyor. Hiçbir yönetici sokakların ruhuna yönelik iyicil bir adım atamıyor ve hiçbir aklı başında bir el, gövdesinin ve kalbinin kefaretini insanlığın kutsal paylaşımı yolunda vicdanıyla bir ışık yakamıyor…

Ama neyse ki barışa imza verenler yasal yollarla gerekli işten atmalarla hadleri bildiriliyor…

Öyleyse yaşasın savaşlar, yaşasın sokaklarımızı paylaştığımız ve ruhumuzu kurutan çocuk enkazları…
Yaşasın bünyesi kalın çimentolarla kaplanmış kamu vicdanımız…

Yaşasın…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı