REKLAMI GEÇ

YAŞAR TOK YAZILARI…

22 Mayıs 2019 Çarşamba

İnsan kalkıp kendinden ne kadar karşıya gidebilir…

Ölümün kokusu kampımızda böylesine yakınken…

Boşlukta uçuşan bir genişliğin yalnızlığıyız hepimiz. İçimizin şarkılarının susturulalı çok oldu.

Notalarını yitirdik, renkleri koyu bir griye bulandı. Şiirini sözle çürüttük. Konuşmakla ağız arasındaki geniş boşluğun bataklığında sıkışıp kaldık. Omur da kalmadı, omurga da…

Daralmanın evindeyiz hepimiz.

Bu sokağın eşrafı bildik bir dille konuşmaz. Tanıdık şarkıların sesi kımıldanmaz dudaklarda. Kapı gıcırtılarının, ağaç kırılmalarının, cam dağılmalarının şangırtısıdır egemen olan.

Dijital seslerdir. Vakitli vakitsiz çalan telefon sesleridir. Araya giren anlaşılmaz reklamların cıngılıdır.

İnsan kalkıp kendinden öteye geçer mi?

Kendimize doğru bakacak kaç gözümüz var acaba.

Kendimiz karşımızda olanca çıplaklığıyla oturuyor bakın. Kendimiz bize bakıyor yorgun ve düşmüş gözkapaklarının kirpiklerinde.

Kendimiz, karşısında oturan bana hesap soruyor…

Neden!

İnsan, durup dururken kalkıp kendinden karşıya geçemiyor.

Bir kriz gibi bir ölüm bir dağ gibi o yüksek basıncı duymadan gidilmiyor…

İnsan nereye gömülür Yaşar abi?

İnsan gökyüzüne mi gömülür Yaşar abi?

Avcunda pıtırcık kalbi son kez çarparken bir serçenin…

Sen gökyüzünden usul usul in Yaşar abi…

Senin yerin henüz ayırtılmadı evrende.

Sen kendinin dışındaki şeylerin son savaşçısı olarak dünyaya mahkûm edildin…

Hayinin, soyguncunun, çalanın, çıbanın değil…

Karşı yakanın yazılarını yazmaya devam et …

Puşt zulası olmuşken dört yanımız…

Üzümün rüyasına şarap fikri kaçırmaya doğru gel Yaşar abi…

Sen hep gel…

Adının kenarında olduğun şekil…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı