REKLAMI GEÇ

ŞİİR DEVLET SEVMEZ

22 Ocak 2016 Cuma

“Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır

Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.” Ece Ayhan “Meçhul Öğrenci Anıtı” adlı şiirini bu dizelerle bitirir.

Her insanın kalbinde dokunulmamış cümleler, bakir ve kirletilmemiş tabiat harikaları, sevme ve acıma duygusunun güvenli sığınakları yaşar, biraz da kendisine inat.

Edindiği korkunç eğitimlere, öğrendiği kurnaz girişimcilik ruhuna, zorlama ve gözü dönmüş bir patalojik-ideolojik eklemlenmelerine rağmen…
Kendini büyükle, yüceyle, güçlüyle ve zenginle aidiyetleştiren…
Eşsiz bir insan potansiyeli taşıması yanı sıra korkunç bir şeye dönüşebilecek ürkütücü bir canavar…

Kimliğimiz ve kişiliğimizde hangisinin öne çıkacağını, zaman bünyelerimize sindire sindire belirleyecektir kuşkusuz.
Biz oturur hayattan öğreniriz yavaş yavaş.
Bunu önce doğduğumuz evlerde öğreniriz. Koşmaya başladığımız sokaklarda. Sonra okullar, kurslar ve eşsiz öğreticiler girer devreye. Diplomalarımızın ve bedenimizin boyu uzadıkça içimizdeki iyi küçülür, içimizin eğlenceli ve insan sever, tabiat sever tarafları örselenir. Devreye televizyonlar, alışveriş mekanları, asfalt yollar, üstgeçitler, siyaseten adamlar, cep telefonları, bilgisayar ve adına modern denilen her türlü zerzevat girer ve içimizdeki insan giderek bedenini terk eder.

Ve böylece Kafka’nın deyişiyle mürekkebin kuruduğu yerlerde kan akmaya başlar. Ya da sevgili Gülten Akın’ın dediği gibi, ‘aynı dilden konuşuyorum ama aynı dili konuşmuyorum’a ulaşılır.

Çünkü dilimiz, soluğumuz ve bedenimiz teslim alınmıştır artık. Böylece onların diliyle konuşur, onların ruhlarıyla zamana eklemleniriz.

Oysa şiir devlet sevmez, iktidarlığa karşı özgün bir alerjisi vardır. İktidar büyük oranda sanata mitoloji ve din ile sızar. En acısı da, buna erkini yaslar. Karşılıklı beslenmeye başladıkları an şiirin ve şairin ölüm zamanıdır. Öyle çoklardır ki şair sıfatının kenarında bir gölge olarak yaşamlarını başkalaşmış bir mahlukat eşliğinde sürdürürler…

Şair, erke karşı eleştirel durur. Şiiriyle soluk alır. Her zaman insanın kirlenmemiş değer uçlarını parlatır. Çünkü erk hantal ve egoist tutumuyla gelişimin önündeki en gösterişli perdedir. Şair ise bu perdeyi yaramaz bir çocuk edasıyla her fırsatta açıverir.

Sanata ve şiire dokunmak, yerelden evrene bir sanat köprüsüyle uzanmak için yeniden yazıya sığınıyoruz. Sadece özgün, özgür ve kendi hayatımıza eklemlenmek düşüyle, merhaba!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı