

KATİL KİM?
Son hafta yitirdiklerimiz, bu kaybedişlere yol açan savaşma biçimleri gösteriyor ki, birlikte örtük bir iç savaştan yavaş yavaş açık savaşa doğru geçişe tanıklık ediyoruz. Bu gidişata yıllardır bir retorik olarak dikkat çekiyor olmamız, zaman zaman bıyık altı küçümsemelerle karşılanmıştı. Oysa şimdi acı gerçek gelip kapıya dayandı. İzlenen

BU SEMBOLE NE DERSİNİZ BAY ERDOĞAN?
Erdoğan sembolleri seviyor. Sarayında sembollerle kozmopolit bir Osmanlı atmosferi yaratan o. Düşmanlarına saldırmak için sembolik zamanları seçen o. Sembol tarihlerde sürpriz yapmayı, mesaj vermeyi seven yine o. 17 Aralık’ın yıldönümünü hatırlıyorum, Samanyolu ve Zaman gazetelerine baskını planlayan da onun siyasal iradesi olmuştu. Eminim bu günlerde yaptığı Koza-İpek

ÇARDAK CHARTER SEFERLERİNE AÇILMALI
Burada sergilenen görüşlerimizin bazıları marjinal eleştiri düzeyinde. Ama artık kentin buna ihtiyacı var. Türkü söylemeyi bile kendi tekelinde gören anlayışların bertaraf edilip toplumun en geniş kesimlerinin serbest tercihlerine yüzümüzü dönmek zamanı çoktan geldi geçiyor. O nedenle marjinal yaklaşımlarımız önyargı ile değil, serinkanlı mantıkla değerlendirilirse daha anlaşılır olacaktır.

PAMUKKALE DEMİRBAŞLARI KİMİN?
“YIL 1981 OLMALI. BAKANLIKTAN GENEL MÜDÜR CAHİT BENLİ BEY “PAŞAM TURİSTLER YOLDAN KALKAN TOZDAN ŞİKAYETÇİ” DEDİ. KENAN EVREN DE DÖNDÜ, “NE DEMEK, HEMEN YARIN BURAYI ASFALT YAPACAKSINIZ” DİYE EMİR VERDİ. BÖYLECE İKİ GÜN SONRA ORASI ASFALT OLDU. ANTİK MEZAR KAPAKLARININ ÜZERİNDEN GEÇTİ O ASFALT YOL.” Röportajımızın devamını

TUZAK, DEVLET ve AHLAK
Felsefesinin başkaldırısıyla gelecek yüzyılların mantığını da ipotek altına alan Filozofun saptamasını bize uyarlayıp şöyle diyelim: “Bunlar, kendinden olmayan herkes için tuzak kurup ona devlet diyen asıl yıkıcılardır…” Friedrich Nietzche’den Geçen haftaki yazımızın özeti budur. ***Devlete güvenmiyorum. Sadece ben mi? Neredeyse toplumun yarıdan fazlası çeşitli nedenlerle güvenmiyor. O

PAMUKKALE’DE HAFTALIK TURİZM OLMALI
“O zamanlar Denizli insanı Pamukkale’ye yemeğe, dinlenmeye, serinlemeye gelirdi. Gruplar halinde gelinirdi. Yani şehirle müthiş bir ilişkisi vardı Pamukkale’nin. Dışarıdan misafiri gelen her Denizlili misafirini oraya götürürdü. Yemeğe, çay bahçesine oraya götürürdü. Bunların hepsi bitti…” Nostaljik bir epigrafla sayfa açtığımız Pamukkale turizminin etraflıca bir fotoğrafını çekmeye yeltendiğimizde,

PATERO GERÇEĞİ
Denizli Turizmi’ni yazmaya başladığımızda karşımıza çıkan ilk ve en önemli konu PATERO oldu. Kent turizminin son 15 yılına termal sağlık projesiyle damga vuran bu çok ortaklı şirket, hazırlamayı öngördüğü termal merkez projesi ile ülke turizmine damga vurmaya hazırlanırken, bir anda kendini fesih kararı aldı. Oysa ilgili Bakanlık

BAHÇELİ’NİN ŞEREFLE İMTİHANI
Son iki yıldan beri şeref meselesi ile yatıp kalkıyoruz. İlkin Gezi döneminde dengesi kayan Erdoğan sarf etmişti. Sonra bumerang dönüp dolaşıp kendini vurdu. 17-25 Aralık yolsuzluk kovuşturmaları döneminde en çok onun şerefi sorgulandı. 2014 yerel seçimleri şeref ve haysiyet tartışmasıyla birlikte sürdü. Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri Erdoğan’ın şerefini

HANGİ TURİZM?
Birkaç yıl önce Denizli önceki Valisi Abdülkadir Demir’in odasındayız. Bizi kırmayıp röportaj isteğimize olumlu yanıt verdi. Oturup Denizli’de çok ilgilendiği arkeolojiyi, turizm potansiyelini, Karahayıt projelerini, kent müzesini ve kentin kültürü için vazgeçilmez saydığım geleneksel sanat etkinliklerini konuşacağız. Ben sordum, o yanıtladı. Çoğu soruya istediğim yanıtı alamadım. Üstelemedim

VELEV Kİ KANAAT GETİRİN!
Hadi biraz zorlayın kendinizi. 40 yıllık derin devletin hamaset dilini bir kenara koyun, Kendinize ait bir ifade geliştirin. Mesela suya sabuna dokunmaya çalışın. Mesela kıvırabileceğiniz kenar mecralarda ayak sürümek yerine, hayatın içine fikren dalmaya çalışın. Demokrasinin gerçekleşebilir olduğuna inanmaya çalışın. Mesela Barış Süreci’nin olabilirliğini düşünmeye çalışın. Neye

SURUÇ NE ANLATIYOR?
DER SPİEGEL’İN TESPİTİ Suruç’un acısı yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. Önceki yazımızda, yakın dönemde konuyla ilgili ortaya çıkan belirtileri sayıp dökmüş, devletin ve Erdoğan’ın katliam(lar)daki dolaylı vebalinin nerelere kadar uzandığına ilişkin fikrimizi ifade etmiştik.Suruç katliamı konusunda bizim saptamalarımıza en yakın tespiti Almanya’nın etkili haftalık politika dergisi Der Spiegel yapıyor.

SURUÇ’TA KATLİAM!
Her şey geliyorum dedi. Bundan önce yapılan çeşitli katliam girişimleri bir biçimde önlenmişti. Bazıları önceden yakalandı, belli ki bazıları da caydırıcı önlemler sonucu vazgeçti. Ramazan havası, bayram haftası derken, epeyce ertelenmiş kanlı temsiller nihayet sahnelenmeye başladı.***Katliamın sorumlusu kim? Bu sorunun yanıtını herkes üç aşağı beş yukarı biliyor.

BUGÜN YAZMASAK OLMAZ MI?
Bugün yazmasan olmaz mı diye düşündüm. Malum yaz geldi, sıcaklar bastırdı, Üstüne Ramazan ve bayram geldi. Birkaç gün sonra bayram. İşini yoluna sokan kenti terk etmeye çoktan başladı. Sokaklar boşalıyor. Sokak aralarında araç park yerlerindeki boşluklar çoğalıyor. ‘Bayram benim neyime’ demeden tatil havasına girmenin biz de bir

MİLLİYETÇİ STRATEJİ
7 Haziran seçimlerine birkaç hafta kala yazmıştık; “MHP, AKP ile olası koalisyonun görünen en güçlü ortak adayı. Bunu AKP’de görüyor. O nedenle seçim meydanlarında Bahçeli’nin AKP’den çok Erdoğan’ı hedef alan bir konuşma üslubu kullandığı gözleniyor. Bazı MHP mitinglerinde AKP yöneticilerinin Bahçeli’ye ‘hoş geldin’ pankartı açmaları sürpriz sayılmıyor.”

SAVAŞ MI? KOALİSYON MU?
7 Haziran sonrası Türkiye manzarasında ne değişti? Sanırım herkesin ortak yargısı ‘psikolojik bir rahatlama dönemine geçildiği’ olmalı.Beraberinde ihtimal dahilindeki yeni hükümet seçenekleri ve bu seçenekler üzerine yürütülmekte olan çeşitli koalisyon olasılıkları. ***Oysa eski mekanizmanın hala yürürlükte olduğu sürecin derinliğinde garip bir devamlılık var.Bu iddiayı güçlü kılan çeşitli